11 Mayıs 2012 Cuma

DEPREMLER

DEPREMLER







 Yerkabuğu içindeki kırılmalar nedeniyle ani olarak ortaya çıkan titreşimlerin dalgalar halinde yayılarak geçtikleri ortamları ve yeryüzeyini sarsma olayına "DEPREM" denir.Deprem, insanın hareketsiz kabul ettiği ve güvenle ayağını bastığı toprağın da oynayacağını ve üzerinde bulunan tüm yapılarında hasar görüp, can kaybına uğrayacak şekilde yıkılabileceklerini gösteren bir doğa olayıdır.Depremin nasıl oluştuğunu, deprem dalgalarının yeryuvarı içinde ne şekilde yayıldıklarını, ölçü aletleri ve yöntemlerini, kayıtların değerlendirilmesini ve deprem ile ilgili diğer konuları inceleyen bilim dalına "SİSMOLOJİ" denir. Yerkabuğu içindeki kırılmalar nedeniyle ani olarak ortaya çıkan titreşimlerin dalgalar halinde yayılarak geçtikleri ortamları ve yeryüzeyini sarsma olayına "DEPREM" denir.Deprem, insanın hareketsiz kabul ettiği ve güvenle ayağını bastığı toprağın da oynayacağını ve üzerinde bulunan tüm yapılarında hasar görüp, can kaybına uğrayacak şekilde yıkılabileceklerini gösteren bir doğa olayıdır.Depremin nasıl oluştuğunu, deprem dalgalarının yeryuvarı içinde ne şekilde yayıldıklarını, ölçü aletleri ve yöntemlerini, kayıtların değerlendirilmesini ve deprem ile ilgili diğer konuları inceleyen bilim dalına "SİSMOLOJİ" denir.


       DEPREMİN OLUŞUMU


Dünyanın iç yapısı konusunda, jeolojik ve jeofizik çalışmalar sonucu elde edilen verilerin desteklediği bir yeryüzü modeli bulunmaktadır. Bu modele göre, yerkürenin dış kısmında yaklaşık 70-100 km.kalınlığında oluşmuş bir taşküre (Litosfer) vardır. Kıtalar ve okyanuslar bu taşkürede yer alır.Litosfer ile çekirdek arasında kalan ve kalınlığı 2.900 km olan kuşağa Manto adı verilir. Manto'nun altındaki çekirdegin Nikel-Demir karışımından oluştuğu kabul edilmektedir.Yerin, yüzeyden derine gidildikçe ısının arttığı bilinmektedir. Enine deprem dalgalarının yerin çekirdeğinde yayılamadığı olgusundan giderek   çekirdeğin sıvı bir ortam olması gerektiği sTaşküre'nin altında Astenosfer denilen yumuşak Üst Manto bulunmaktadır.Burada oluşan kuvvetler, özellikle konveksiyon akımları nedeni ile, taş kabuk parçalanmakta ve birçok "Levha"lara bölünmektedir. Üst Manto'da oluşan konveksiyon akımları, radyoaktivite nedeni ile oluşan yüksek ısıya bağlanmaktadır. Konveksiyon akımları yukarılara yükseldikçe taşyuvarda gerilmelere ve daha sonra da zayıf zonların kırılmasıyla levhaların oluşmasına neden olmaktadır. Halen 10 kadar büyük levha ve çok sayıda küçük levhalar vardır. Bu levhalar üzerinde duran kıtalarla birlikte, Astenosfer üzerinde sal gibi yüzmekte olup, birbirlerine göre insanların hissedemeyeceği bir hızla hareket etmektedirler.


Konveksiyon akımlarının yükseldiği yerlerde levhalar birbirlerinden uzaklaşmakta ve buradan çıkan sıcak magmada okyanus ortası sırtlarını oluşturmaktadır. Levhaların birbirlerine değdikleri bölgelerde sürtünmeler ve sıkışmalar olmakta, sürtünen levhalardan biri aşağıya Manto'ya batmakta ve eriyerek yitme zonlarını oluşturmaktadır. Konveksiyon akımlarının neden olduğu bu ardışıklı olay tatkürenin altında devam edip gitmektedir.


İşte yerkabuğunu oluşturan levhaların birbirine sürtündükleri, birbirlerini sıkıştırdıkları, birbirlerinin üstüne çıktıkları ya da altına girdikleri bu levhaların sınırları dünyada depremlerin oldukları yerler olarak karşımıza çıkmaktadır. Dünyada olan depremlerin hemen büyük çoğunluğu bu levhaların birbirlerini zorladıkları levha sınırlarında dar kuşaklar üzerinde olusmaktadır.


Yukarıda, yerkabuğunu oluşturan "Levha"ların, Astenosferdeki konveksiyon akımları nedeniyle hareket halinde olduklarını ve bu nedenle birbirlerini ittiklerini veya birbirlerinden açıldıklarını ve bu olayların meydana geldiği zonların da deprem bölgelerini oluşturduğunu söylemistik.


Birbirlerini iten ya da diğerinin altına giren iki levha arasında, harekete engel olan bir sürtünme kuvveti vardır. Bir levhanın hareket edebilmesi için bu sürtünme kuvvetinin giderilmesi gerekir.


İtilmekte olan bir levha ile bir diğer levha arasında sürtünme kuvveti aşıldığı zaman bir hareket oluşur. Bu hareket çok kısa bir zaman biriminde gerçekleşir ve şok niteliğindedir. Sonunda çok uzaklara kadar yayılabilen deprem (sarsıntı) dalgaları ortaya çıkar.Bu dalgalar geçtiği ortamları sarsarak ve depremin oluş yönünden uzaklaştıkça enerjisi azalarak yayılır. Bu sırada yeryüzünde, bazen gözle görülebilen, kilometrelerce uzanabilen ve FAY adı verilen arazi kırıkları oluşabilir. Bu kırıklar bazen yeryüzünde gözlenemez, yüzey tabakaları ile gizlenmiş olabilir. Bazen de eski bir depremden oluşmuş ve yerüzüne kadar çıkmış, ancak zamanla örtülmüş bir fay yeniden oynayabilir.


Depremlerinin olusumunun bu sekilde ve "Elastik Geri Sekme Kuramı" adı altında anlatımı 1911 yılında Amerikalı Reid tarafından yapılmıştır ve laboratuvarlarda da denenerek ispatlanmıştır.


Bu kurama göre, herhangibir noktada, zamana bağımlı olarak, yavaş yavaş oluşan birim deformasyon birikiminin elastik olarak depoladığı enerji, kritik bir değere eriştiğinde, fay düzlemi boyunca var olan sürtünme kuvvetini yenerek, fay çizgisinin her iki tarafındaki kayaç bloklarının birbirine göreli hareketlerini oluşturmaktadır. Bu olay ani yer değiştirme hareketidir. Bu ani yer değiştirmeler ise bir noktada biriken birim deformasyon enerjisinin açığa çıkması, boşalması, diğer bir deyişle mekanik enerjiye dönüşmesi ile ve sonuç olarak yer katmanlarının kırılma ve yırtılma hareketi ile olmaktadır.


Aslında kayaların, önceden bir birim yerdeğiştirme birikimine uğramadan kırılmaları olanaksızdır. Bu birim yer değiştirme hareketlerini, hareketsiz görülen yerkabuğunda, üst mantoda oluşan konveksiyon akımları oluşturmakta, kayalar belirli bir deformasyona kadar dayanıklılık gösterebilmekte ve sonrada kırılmaktadır. İşte bu kırılmalar sonucu depremler oluşmaktadır. Bu olaydan sonra da kayalardan uzak zamandan beri birikmiş olan gerilmelerin ve enerjinin bir kısmı ya da tamamı giderilmiş olmaktadır.


Çoğunlukla bu deprem olayı esnasında oluşan faylarda, elastik geri sekmeler (atım), fayın her iki tarafında ve ters yönde oluşmaktadırlar.


FAYLAR genellikle hareket yönlerine göre isimlendirilirler. Daha çok yatay hareket sonucu meydana gelen faylara "Doğrultu Atımlı Fay"denir. Fayın oluşturduğu iki ayrı blokun birbirlerine göreli olarak sağa veya sola hareketlerinden de bahsedilebilinir ki bunlar sağ veya sol yönlü doğrultulu atımlı faya bir örnektir.


Düsey hareketlerle meydana gelen faylara da "Egim Atımlı Fay"denir. Fayların çoğunda hem yatay, hem de düsey hareket bulunabilironucuna varılmaktadır.Manto genelde katı olmakla beraber yüzeyden derine inildikçe içinde yerel sıvı ortamları bulundurmaktadır.


       DEPREM TÜRLERİ
                Depremler oluş nedenlerine göre degişik türlerde olabilir. Dünyada olan depremlerin büyük   bir bölümü yukarıda anlatılan biçimde oluşmakla birlikte az miktarda da olsa baska doğal nedenlerle de olan deprem türleri bulunmaktadır.  


        1)TEKTONİK DEPREM : Yukarıda anlatılan levhaların hareketi sonucu olan depremler genellikle "tektonik" depremler olarak nitelenir ve bu depremler çoğunlukla levhalar sınırlarında olusurlar.Yeryüzünde olan depremlerin %90'ı bu gruba girer. Türkiye'de olan depremler de büyük çoğunlukla tektonik depremlerdir.



   


      2)VOLKANİK DEPREM : Bunlar volkanların püskürmesi sonucu oluşurlar.Yerin derinliklerinde ergimiş maddenin yeryüzüne çıkışı sırasındaki fiziksel ve kimyasal olaylar sonucunda oluşan gazların yapmış oldukları patlamalarla bu tür depremlerin maydana geldiği bilinmektedir. Bunlar da yanardağlarla ilgili olduklarından yereldirler ve önemli zarara neden olmazlar. Japonya ve İtalya'da olusan depremlerin bir kısmı bu gruba girmektedir. Türkiye'de aktif yanardağ olmadığı için bu tip depremler olmamaktadır.        






      3)ÇÖKÜNTÜ DEPREM :  Bunlar yer altındaki boşlukların (mağara),     kömür ocaklarında galerilerin, tuz ve jipsli arazilerde erime sonucu oluşan boşlukları tavan blokunun çökmesi ile oluşurlar. Hissedilme alanları yerel olup enerjileri azdır fazla zarar getirmezler. Büyük heyelanlar ve gökten düşen meteorların da küçük sarsıntılara neden olduğu bilinmektedir.

       






          4)DENİZ DEPREMİ : Odağı deniz dibinde olan Derin Deniz Depremlerinden sonra, denizlerde kıyılara kadar oluşan ve bazen kıyılarda büyük hasarlara neden olan dalgalar oluşur ki bunlara (Tsunami) denir. Deniz depremlerinin çok görüldüğü Japonya'da Tsunami'den 1896 yılında 30.000 kisi ölmüstür.



                DEPREM PARAMETRELERİ

 Herhangibir deprem oluştuğunda, bu depremim tariflenmesi ve anlaşılabilmesi için "DEPREM PARAMETRELERİ" olarak tanımlanan bazı kavramlardan söz edilmektedir. Aşağıda kısaca bu parametrelerin açıklaması yapılacaktır.


ODAK NOKTASI (HİPOSANTR)
Odak noktası yerin içinde depremin enerjisinin ortaya çıktığı noktadır.Bu noktaya odak noktası veya iç merkez de denir.Gerçekte , enerjinin ortaya çıktığı bir nokta olmayıp bir alandır , fakat pratik uygulamalarda nokta olarak kabul edilmektedir.

 

                                                                  
 Odak noktası, dış merkez ve sismik deprem dalgalarının yayılışı
                                                                                                 


DIŞ MERKEZ (EPİSANTR)
Odak noktasına en yakın olan yer üzerindeki noktadır.Burası aynı zamanda depremin en çok hasar yaptığı veya en kuvvetli larak hissedildiği noktadır.Aslında bu , bir noktadan çok bir alandır.Depremin dış merkez alanı depremin şiddetine bağlı olarak çeşitli büyüklüklerde olabilir. Bazen büyük bir depremin odak noktasının boyutları yüzlerce kilometreyle de belirlenebilir.Bu nedenle "Episantr Bölgesi" ya da "Episantr Alanı" olarak tanımlama yapılması gerçeğe daha yakın bir tanımlama olacaktır.


ODAK DERİNLİĞİ :
Depremde enerjinin açığa çıktığı noktanınyeryüzünden en kısa uzaklığı, depremin odak derinliği olarak adlandırılır. Depremler odak derinliklerine göre sınıflandırılabilir.Bu sınıflandırma tektonik depremler için geçerlidir.Yerin 0-60 km.derinliğinde olan depremler sığ deprem olarak nitelenir.Yerin 70-300 km.derinliklerinde olan depremler orta derinlikte olan depremlerdir.Derin depremler ise yerin 300 km.den fazla derinliğinde olan depremlerdir.Türkiye'de olan depremler genellikle sığ depremlerdir ve derinlikleri 0-60 km.arasındadır.Orta ve derin depremler daha çok bir levhanın bir diğer levhanın altına girdiği bölgelerde olur.Derin depremler çok genis alanlarda hissedilir , buna karşılık yaptıkları hasar azdır.Sığ depremler ise dar bir alanda hissedilirken bu alan içinde çok büyük hasar yapabilirler.


EŞŞİDDET (İZOSEİT) EĞRİLERİ :
Aynı şiddetle sarsılan noktaları birbirine bağlayan noktalara denir. Bunun tamamlanmasıyla eşşıddet haritası ortaya çıkar. Genelde kabul edilmiş duruma göre, eğrilerin oluşturduğu yani iki eğri arasında kalan alan, depremlerden etkilenme yönüyle, şiddet bakımından sınırlandırılmış olur. Bu nedenle depremin şiddeti eşşiddet eğrileri üzerine değil, alan içerisine yazılır.


ŞİDDET :
Herhangibir derinlikte olan depremin, yeryüzünde hissedildiği bir noktadaki etkisinin ölçüsü olarak tanımlanmaktadır. Diğer bir deyişle depremin şiddeti, onun yapılar, doğa ve insanlar üzerindeki etkilerinin bir ölçüsüdür. Bu etki, depremin büyüklüğü, odak derinliği, uzaklığı yapıların depreme karşı gösterdiği dayanıklılık dahi değişik olabilmektedir. Şiddet depremin kaynağındaki büyüklüğü hakkında doğru bilgi vermemekle beraber, deprem dolayısıyla oluşan hasarı yukarıda belirtilen etkenlere bağlı olarak yansıtır.


Depremin şiddeti, depremlerin gözlenen etkileri sonucunda ve uzun yılların vermiş olduğu deneyimlere dayanılarak hazırlanmış olan "Şiddet Cetvelleri"ne göre değerlendirilmektedir. Diğer bir deyişle "Deprem Şiddet Cetvelleri" depremin etkisinde kalan canlı ve cansız herşeyin depreme gösterdiği tepkiyi değerlendirmektedir. Önceden hazırlanmış olan bu cetveller, her şiddet derecesindeki depremlerin insanlar, yapılar ve arazi üzerinde meydana getireceği etkileri belirlemektedir.


Bir deprem oluştuğunda, bu depremin herhangibir noktadaki şiddetini belirlemek için, o bölgede meydana gelen etkiler gözlenir. Bu izlenimler Şiddet Cetveli'nde hangi şiddet derecesi tanımına uygunsa, depremin şiddeti, o şiddet derecesi olarak değerlendirilir. Örneğin; depremin neden olduğu etkiler, şiddet cetvelinde VIII şiddet olarak tanımlanan bulguları içeriyorsa, o deprem VIII şiddetinde bir deprem olarak tariflenir. Deprem Şiddet Cetvellerinde, şiddetler romen rakamıyla gösterilmektedir. Bugün kullanılan batlıca şiddet cetvelleri değiştirilmiş "Mercalli Cetveli (MM)" ve "Medvedev-Sponheur-Karnik (MSK)" şiddet cetvelidir. Her iki cetvelde de XII şiddet derecesini kapsamaktadır. Bu cetvellere göre,şiddeti V ve daha küçük olan depremler genellikle yapılarda hasar meydana getirmezler ve insanların depremi hissetme şekillerine göre değerlendirilirler.


VI-XII arasındaki şiddetler ise, depremlerin yapılarda meydana getirdiği hasar ve arazide oluşturduğu kırılma, yarılma, heyelan gibi bulgulara dayanılarak değerlendirilmektedir.


MAGNİTÜD :
Deprem sırasında açığa çıkan enerjinin bir ölçüsü olarak tanımlanmaktadır. Enerjinin doğrudan doğruya ölçülmesi olanağı olmadığından, Amerika Birleşik Devletleri'nden Prof.C.Richter tarafından 1930 yıllarında bulunan bir yöntemle depremlerin aletsel bir ölçüsü olan "Magnitüd" tanımlanmıştır. Prof .Richter, episantrdan 100 km. uzaklıkta ve sert zemine yerlestirilmis özel bir sismografla (2800 büyütmeli, özel periyodu 0.8 saniye ve %80 sönümü olan bir Wood-Anderson torsiyon Sismografı ile) kaydedilmiş zemin hareketinin mikron cinsinden (1 mikron 1/1000 mm) ölçülen maksimum genliğinin 10 tabanına göre logaritmasını bir depremin "magnitüdü" olarak tanımlamıştır. Bugüne dek olan depremler istatistik olarak incelendiğinde kaydedilen en büyük magnitüd değerinin 8.9 olduğu görülmektedir(31 Ocak 1906 Colombiya-Ekvator ve 2Mart 1933 Sanriku-Japonya depremleri).


Magnitüd, aletsel ve gözlemsel magnitüd değerleri olmak üzere iki gruba ayrılabilmektedir.


Aletsel magnitüd, yukarıda da belitildiği üzere, standart bir sismografla kaydedilen deprem hareketinin maksimum genlik ve periyod değeri ve alet kalibrasyon fonksiyonlarının kullanılması ile yapılan hesaplamalar sonucunda elde edilmektedir. Aletsel magnitüd değeri, gerek hacim dalgaları ve gerekse yüzey dalgalarından hesaplanılmaktadır.


Genel olarak, hacim dalgalarından hesaplanan magnitüdler (m), ile yüzey dalgalarından hesaplanan mağnitüdler de (M) ile gösterilmektedir. Her iki magnitüd değerini birbirine dönüştürecek bazı bağıntılar mevcuttur.


Gözlemsel magnitüd değeri ise, gözlemsel inceleme sonucu elde edilen episantr şiddetinden hesaplanmaktadır. Ancak, bu tür hesaplamalarda, magnitüd-şiddet bağıntısının incelenilen bölgeden bölgeye değiştiği de gözönünde tutulmalıdır.


Gözlemevleri tarafından bildirilen bu depremin magnitüdü depremin enerjisi hakkında fikir vermez. Çünkü deprem sığ veya derin odaklı olabilir. Magnitüdü aynı olan iki depremden sığ olanı daha çok hasar yaparken, derin olanı daha az hasar yapacağından arada bir fark olacaktır. Yine de Richter ölçeği (magnitüd) depremlerin özelliklerini saptamada çok önemli bir unsur olmaktadır.


Depremlerin şiddet ve magnitüdleri arasında birtakım ampirik bağıntılar çıkarılmıştır. Bu bağıntılardan şiddet ve magnitüd değerleri arasındaki dönüşümleri aşağıdaki gibi verilebilir.



                   DEPREM ŞİDDET CETVELİ


Şiddet cetvellerinin açıklamasına geçmeden önce, burada kullanılacak terimlerin belirtilmesine çalışılacaktır. Özel bir şekilde depreme dayanıklı olarak projelendirilmemiş yapılar üç tipe ayrılmaktadır:


A Tipi : Kırsal konutlar, kerpiç yapılar, kireç ya da çamur harçlı moloz taş yapılar.


B Tipi : Tuğla yapılar, yarım kagir yapılar, kesme taş yapılar, beton biriket ve hafif prefabrike yapılar.


C Tipi : Betonarme yapılar, iyi yapılmış ahşap yapılar.


Siddet derecelerinin açıklanmasında kullanılan az, çok ve pekçok deyimleri ortalama bir değer olarak sırasıyla, %5, %50 ve %75 oranlarını belirlemektedir.


Yapılardaki hasar ise beş gruba ayrılmıştır :


Hafif Hasar : İnce sıva çatlaklarının meydana gelmesi ve küçük sıva parçalarının dökülmesiyle tanımlanır.


Orta Hasar : Duvarlarda küçük çatlakların meydana gelmesi, oldukça büyük sıva parçalarının dökülmesi, kiremitlerin kayması, bacalarda çatlakların oluşması ve bazı baca parçalarının aşağıya düşmesiyle tanımlanır.


Ağır Hasar : Duvarlarda büyük çatlakların meydana gelmesi ve bacaların yıkılmasıyla tanımlanır.


Yıkıntı : Duvarların yarılması, binaların bazı kısımlarının yıkılması ve derzlerle ayrılmış kısımlarının bağlantısını kaybetmesiyle tanımlanır.


Fazla Yıkıntı : Yapıların tüm olarak yıkılmasıyla tanımlanır.


Şiddet çizelgelerinin açıklanmasında her şiddet derecesi üç bölüme ayrılmıştır.


Bunlardan;


a) Bölümünde depremin kişi ve çevre,


b) Bölümünde depremin her tipteki yapılar,


c) Bölümünde de depremin arazi üzerindeki etkileri belirtilmistir.


MSK Siddet Cetveli :
I- Duyulmayan
(a) : Titreşimler insanlar tarafından hissedilmeyip, yalnız sismograflarca kaydedilirler.


II- Çok Hafif
(a) : Sarsıntılar yapıların en üst katlarında ,dinlenme bulunan az kişi tarafından hissedilir.


III- Hafif
(a) : Deprem ev içerisinde az kişi, dışarıda ise sadece uygun şartlar altındaki kişiler tarafından hissedilir. Sarsıntı, yoldan geçen hafif bir kamyonetin meydana getirdiği sallantı gibidir. Dikkatli kişiler, üst katlarda daha belirli olan asılmış eşyalardaki hafif sallantıyı izleyebilirler.


IV- Orta Şiddetli
(a) : Deprem ev içerisinde çok, dışarıda ise az kişi tarafından hissedilir. Sarsıntı, yoldan geçen ağır yüklü bir kamyonun oluşturduğu sallantı gibidir. Kapı, pencere ve mutfak eşyaları v.s. titrer, asılı eşyalar biraz sallanır. Ağzı açık kaplarda olan sıvılar biraz dökülür. Araç içerisindeki kişiler sallantıyı hissetmezler.


V- Şiddetli
(a) : Deprem, yapı içerisinde herkes, dışarıda ise çok kişi tarafından hissedilir. Uyumakta olan çok kişi uyanır, az sayıda dışarı kaçan olur. Hayvanlar huysuzlanmaya başlar. Yapılar baştan aşağıya titrerler, asılmış eşyalar ve duvarlara asılmış resimler önemli derecede sarsılır. Sarkaçlı saatler durur. Az miktarda sabit olmayan eşyalar yerlerini değistirebilirler ya da devrilebilirler. Açık kapı ve pencereler şiddetle itilip kapanırlar, iyi kilitlenmemiş kapalı kapılar açılabilir. İyice dolu, ağzı açık kaplardaki sıvılar dökülür. Sarsıntı yapı içerisine ağır bir eşyanın düşmesi gibi hissedilir.
(b) : A tipi yapılarda hafif hasar olabilir.
(c) : Bazen kaynak sularının debisi değişebilir.


VI- Çok Şiddetli
(a) : Deprem ev içerisinde ve dışarıda hemen hemen herkes ratafından hissedilir. Ev içerisindeki birçok kişi korkar ve dışarı kaçarlar, bazı kişiler dengelerini kaybederler. Evcil hayvanlar ağıllarından dışarı kaçarlar. Bazı hallerde tabak, bardak v.s.gibi cam eşyalar kırılabilir, kitaplar raflardan aşağıya düşerler. Ağır mobilyalar yerlerini değiştirirler.
(b) : A tipi çok ve B tipi az yapılarda hafif hasar ve A tipi az yapıda orta hasar görülür.
(c) : Bazı durumlarda nemli zeminlerde 1 cm.genişliğinde çatlaklar olabilir. Dağlarda rastgele yer kaymaları, pınar sularında ve yeraltı su düzeylerinde değişiklikler görülebilir.


VII- Hasar Yapıcı
(a) : Herkes korkar ve dışarı kaçar, pek çok kişi oturdukları yerden kalkmakta güçlük çekerler. Sarsıntı, araç kullanan kişiler tarafından önemli olarak hissedilir.
(b) : C tipi çok binada hafif hasar, B tipi çok binada orta hasar, A tipi çok binada ağır hasar, A tipi az binada yıkıntı görülür.
(c) : Sular çalkalanır ve bulanır. Kaynak suyu debisi ve yeraltı su düzeyi değişebilir. Bazı durumlarda kaynak suları kesilir ya da kuru kaynaklar yeniden akmaya başlar. Bir kısım kum çakıl birikintilerinde kaymalar olur. Yollarda heyelan ve çatlama olabilir. Yeraltı boruları ek yerlerinden hasara uğrayabilir. Taş duvarlarda çatlak ve yarıklar oluşur.


VIII- Yıkıcı
(a) : Korku ve panik meydana gelir. Araç kullanan kişiler rahatsız olur. Ağaç dalları kırılıp, düşer. En ağır mobilyalar bile hareket eder ya da yer değiştirerek devrilir. Asılı lambalar zarar görür.
(b) : C tipi çok yapıda orta hasar, C tipi az yapıda ağır hasar, B tipi çok yapıda ağır hasar, A tipi çok yapıda yıkıntı görülür. Boruların ek yerleri kırılır. Abide ve heykeller hareket eder ya da burkulur. Mezar taşları devrilir. Taş duvarlar yıkılır.
(c) : Dik şevli yol kenarlarında ve vadi içlerinde küçük yer kaymaları olabilir. Zeminde farklı genişliklerde cm.ölçüsünde çatlaklar oluşabilir. Göl suları bulanır, yeni kaynaklar meydana çıkabilir. Kuru kaynak sularının akıntıları ve yeraltı su düzeyleri değişir.


IX- Çok Yıkıcı
(a) : Genel panik. Mobilyalarda önemli hasar olur. Hayvanlar rastgele öte beriye kaçışır ve bağrışırlar.
(b) : C tipi çok yapıda ağır hasar, C tipi az yapıda yıkıntı, B tipi çok yapıda yıkıntı, B tipi az yapıda fazla yıkıntı ve A tipi çok yapıda fazla yıkıntı görülür. Heykel ve sütunlar düşer. Bentlerde önemli hasarlar olur. Toprak altındaki borular kırılır. Demiryolu rayları eğrilip, bükülür yollar bozulur.
(c) : Düzlük yerlerde çokça su, kum ve çamur tasmaları görülür. Zeminde 10 cm. genişliğine dek çatlaklar oluşur. Eğimli yerlerde ve nehir teraslarında bu çatlaklar 10 cm.den daha büyüktür. Bunların dışında, çok sayıda hafif çatlaklar görülür. Kaya düşmeleri, birçok yer kaymaları ve dağ kaymaları, sularda büyük dalgalanmalar meydana gelebilir. Kuru kayalar yeniden sulanır, sulu olanlar kurur.


X- Ağır Yıkıcı
(a) : C tipi çok yapıda yıkıntı, C tipi az yapıda yıkıntı, B tipi çok yapıda fazla yıkıntı, A tipi pek çok yapıda fazla yıkıntı görülür. Baraj, bent ve köprülerde önemli hasarlar olur. Tren yolu rayları eğrilir. Yeraltındaki borular kırılır ya da eğrilir. Asfalt ve parke yollarda kasisler olusur.
(b) : Zeminde birkaç desimetre ölçüsünde çatlaklar oluşabilir. Bazen 1 m. genişliğinde çatlaklar da olabilir. Nehir teraslarında ve dik meyilli yerlerde büyük heyelanlar olur. Büyük kaya düşmeleri meydana gelir. Yeraltı su seviyesi değişir. Kanal, göl ve nehir suları karalar üzerine taşar. Yeni göller olusabilir.


XI - Çok Ağır Yıkıcı
(a) : İyi yapılmış yapılarda, köprülerde, su bentleri, barajlar ve tren yolu raylarında tehlikeli hasarlar olur. Yol ve caddeler kullanılmaz hale gelir. Yeraltındaki borular kırılır.
(b) : Yer, yatay ve düşey doğrultudaki hareketler nedeniyle geniş yarık ve çatlaklar tarafından önemli biçimde bozulur. Çok sayıda yer kayması ve kaya düşmesi meydana gelir. Kum ve çamur fışkırmaları görülür.


XII- Yok Edici (Manzara Değişir)
(a) : Pratik olarak toprağın altında ve üstündeki tüm yapılar baştanbaşa yıkıntıya uğrar.
(b) : Yer yüzeyi büsbütün değişir. Geniş ölçüde çatlak ve yarıklarda, yatay ve düşey hareketlerin yön miktarları izlenebilir. Kaya düşmeleri ve nehir versanlarındaki göçmeler çok geniş bir bölgeyi kaplarlar. Yeni göller ve çağlayanlar oluşur.




   TÜRKİYE’DE DEPREMLER
Türkiye dünyanın aktif deprem kuşaklarından biri olan Alp-Himalaya deprem kuşağı üzerinde yer alır Ülkemizin yüz ölçümünün % 42’si birinci derece deprem kuşağı üzerindedir. 20. yy’ın başlarından beri yapılan istatistiği çalışmalar Türkiye’de yaklaşık olarak her iki yılda bir yıkıcı deprem, her üç yılda bir de pek çok yıkıcı deprem olduğunu göstermektedir. Bu durum Türkiye’de kaçınılmaz bir doğal afet olduğunu ortaya koymaktadır. Yapılması gereken en önemli önlem depremin özelliklerini çok iyi tanıyıp gerekli tedbirleri zamanında almaktır.
Ülkemizde başlıca deprem kuşakları şunlardır
:                                          
 a)Kuzey Anadolu Deprem Kuşağı:Türkiye’nin kuzey kesiminde doğu-batı doğrultusunda uzanan kuzey Anadolu deprem kuşağı yaklaşık 1500 km uzunluğa sahiptir. Marmara Bölgesi’nde; Saros Körfezinden başlar, Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki Aras Vadisi’ne kadar uzanır. Bu kuşak Gelibolu, Marmara Denizi’nin derin kısımları, İzmit Körfezi, Adapazarı,Düzce-Bolu, Gerede,Merzifon, Suluova, Erbaa-Niksar, Kelkit vadisi ile Erzincan, Erzurum, Varto ve Van üzerinden geçen bir hat şeklinde uzanır. Ayrıca Çanakkale, Edremit, Bursa ve İznik bu kuşak içerisinde kalır. Bu kuşak an çizgileriyle “Kuzey Anadolu Fay Hattı” adını alır. Kuzey Anadolu Fayının kuzeyinde ve güneyinde ortalama 50km genişliğindeki alanı kapsayan bu kuşak içerisindeki çok şiddetli depremlerin meydana gelme olasılığı yüksektiir.                     
  b)Güneydoğu Anadolu Deprem Kuşağı: İskenderun Körfezi’nden Van’ın doğusuna kadar bir yay çizerek uzanır. Hatay, Kahramanmaraş, Adıyaman, Malatya, Elazığ, Bitlis ve Van bu kuşaktır. Bu kırık hattı, Kuzey Anadolu deprem kuşağı ile Bingöl-Karlıova çevresinde birleşir. Ayrıca Van Gölü çevresi ile, kuzeye doğru Malazgirt, Tutak(Ağrı), Aşkale-Erzurum-Pasinler-Horasan havzalarındaki faylar üzerinde de sıkça depremler oluşmaktadır.                 
c)Batı Anadolu Deprem Kuşağı: Ege Bölgesi’ndeki Bakırçay, Gediz, Küçük ve Büyük Menderes çöküntü ovaları boyunca uzanan bazı diri fay hatları bulunmaktadır. Bu fay hatlarına uyum gösteren deprem kuşağı; Ayvalık, Dikili, İzmir, Aydın, Denizli, Isparta ve Akşehir’in içine alır. Ayrıca Burdur, Acıgöl havzalarının kenarlarında ve Sultan Dağları’nın kuzey eteklerinde de faylar uzamaktadır. Bu faylar boyunca zaman zaman depremler olmaktadır.
Yurdumuz deprem tehlikesi bakımından beş bölgeye ayrılmıştır:I. derece deprem bölgeleri; başta Kuzey Anadolu ve Güneydoğu Anadolu fay kuşakları boyunca uzanan sahalar ile Ege Bölgesi ve Göller Yöresi’ni kapsar.II. derece deprem bölgesi; I. derece deprem bölgelerinin çevresini kuşatır. Trakya’nın kuzeyi, Karadeniz kıyıları. İç Anadolu’nun çevresi ile Güneydoğu Anadolu’nun güneyi III. Ve IV. Derece deprem alanlarını oluşturur. Tuz Gölü ile Akdeniz kıyısı arasındaki saha deprem tehlikesinin en az olduğu V. Derece deprem bölgesidir.
Bazı büyük şehirlerimizin I. Derece deprem bölgeleri üzerinde kuruldukları, nüfusumuzun yarıdan fazlasının bu sahalarda yaşadığı bir gerçektir. Türkiye, deprem riski açısından dünyanın en önde gelen ülkelerindendir. Depremlerin oluşturacağı hasarları azaltmanın en etkin iki yolu depreme dayanıklı yapılar inşa etmek ve toplumu depreme karşı eğitmektir. Yaşadığımız mekanlarda depremin olumsuz etkilerini en aza indirebilmek için bazı önlemler alınmalıdır. Bunun ötesinde sarsıntı sırasında ve sonrasında yapılması gereken işler ile uygulanması gereken kurallar özellikle can kaybını azaltmak açısından çok önemlidir. Depremin ne zaman olacağını belirlemek günümüzde teknik açıdan mümkün olmadığından deprem bölgelerinde yaşayan insanların bu konuda her sn hazırlıklı olmaları gerekmektedir
.

TÜRKİYEDE OLUŞMUŞ BÜYÜK DEPREMLER
KURŞUNLU DEPREMİ(1951)      
  13 Ağustos 1951’de Çankırı’nın Kurşunlu ilçesinde oluşan ve magnitüdü Richter ölçeğine göre 6.5 olan şiddetli yer sarsıntısı. Deprem sonucunda yörede 50 kişi ölmüş, 678 kişi yaralanmıştır. Depremde ayrıca, 3.354 bina yıkılmış ve 13.373 binada hasar görmüştür.
  Kurşunlu ilçesi Türkiye’nin birinci derece deprem bölgesindedir ve Kuzey Anadolu Kırık Kuşağı üzerinde yer alır. Bölgede sık sık çeşitli büyüklüklerde depremler oluşmuştur. Çankırı’nın 40 kilometre kadar kuzeybatısında yer alan Kurşunlu ilçesi, hafif dalgalı bir arazi üzerinde kurulmuştur. İlçeden geçen derenin kuzeydoğusunda Neojen bölümden kalan killi marnlı katmanlar ve dere çökelleri, güneybatısında ise andezit, tüf ve yığışımlar yer alır

BİNGÖL DEPREMİ(1971)   
  22 Mayıs 1971’de Bingöl’de oluşan şiddetli deprem. Şiddeti Richter ölçeğine göre 6.8 olan ve Diyarbakır, Muş, Elazığ ve Tunceli’yi de içine alan geniş bir bölgeyi etkileyen deprem, özellikle Bingöl kentine büyük zarar vermiş, yaklaşık 5 bin konutun tümüyle yıkılmasına ya da oturulamayacak duruma gelmesine ve 755 kişinin ölümüne yol açmıştır.
  Bingöl çöküntüsü, Doğu Anadolu’nun bu bölgesinde birbiri arkasında sıralanmış bir dizi çukurluktan biridir. Bölge, çeşitli doğrultularda uzanan kırıkların birbirleriyle kesiştikleri bir alanda yer alan tektonik nitelikli bir çöküntü vadisi durumundadır. Bingöl çöküntüsünün temel çizgileri, Genç Ovasının yer aldığı etek boyunca kuzeydoğu-güneybatı doğrultusunda, güneybatıda kuzeybatı-güneydoğu doğrultusunda uzanan kırık kuşakları ile Bingöl’ün kuzeyinde yer alan doğu-batı doğrultusundaki kırık kuşağıdır. Kenti bir üçgen biçiminde çevreleyen bu kırıkların hareketi, depremin başlıca nedenidir.
  Konumu 38 08`kuzey enlemi, 40 05`doğu boylamı, merkez noktasının derinliği 10-12 kilometre, enerjisi 5,48 çarpı 10 üzeri 21 erg olan depremde, Bingöl’ün güney ve güneydoğusundaki 15 kilometrelik kırıkta 10 cm düşey, 25 cm yatay hareket olmuştur. Depremden önce Bingöl Deresi’nin yatağında ve yamaçlarında yer alan Bingöl kenti, depremden sonra dere yatağının güneyindeki geniş düzlüğe taşınmıştır.

ÇALDIRAN DEPREMİ(1976) 
  24 Kasım 1976’da Çaldıranda oluşan şiddetli deprem. Şiddeti Richter ölçeğine göre 7.5 olan ve Van iline bağlı Muradiye, Erçiş ve Özalp ilçeleri ile Ağrı iline bağlı Diyadin ve Taşlıçay ilçeleri dolaylarını da etkileyen deprem, 3.840 kişinin ölümüne, 497 kişinin yaralanmasına ve 9.232 konutun tümüyle yıkılmasına yada onarılamayacak düzeyde hasar görmesine yol açmıştır.
  Bu depremde oluşan kırık, Türkiye’nin jeolojisi ve tektoniğine ilişkin haritalarda yer almamaktadır. Bilinen sismik kayıtlara göre yörenin deprem etkinliği de fazla değildir. Bölgede daha önce şiddeti 6-7’den fazla olan deprem oluşmamıştır. Deprem bölgesinde Kuzey Anadolu Kırık kuşağının yaklaşık 30 kilometre kuzeyinde kalan ve aynı niteliklerde bulunması nedeniyle bu sisteme sokulabileceği düşünülebilen kuzeybatı-güneydoğu doğrultusunda uzanan Çaldıran Kırık hattının, batıdan doğuya doğru Sarıkök Köyü-Çaldıran arasında andezit ve bazaltları, Çaldıran’dan Güngören Köyüne kadar alüvyon alanları, Güngören Köyünden güneydoğuya doğru Eosen bölüm kalkerlerini ve Mezozoyik zamana özgü birimleri aşarak ilerlediği görülmektedir. Arazide çok iyi izlenebilen ve uzunluğu 53 kilometre genişliği ise 10 kilometreyi bulan bu kırığın sağ yanal atımlı bir kırık olduğu saptanmıştır.İzlenebilen kırık kuşağı üzerinde genellikle sıkışmanın egemen olduğu ve kuzey bloğun düştüğü, sağa doğru 20-50 cm’lik kabarmalar, 5-30 cm arasında açılmalar ve 80 santimetreye varan düşey atımlar bulunduğu izlenmiştir.Bu depremde bölgede önceden varlığı bilinen kırıklarda herhangi bir hareket görülmemiştir.
  Yapılan incelemeler sonucunda depremin gözlemsel dış merkezinin konumunun 30 15` kuzey enlemi, 43 9` doğu boylamı dolayında, Çaldıranın hemen batısında bulunduğu sonucuna varılmıştır. Deprem sırasında açığa çıkan enerji 2.82çarpı10 üzeri 22 erg‘dir.Çaldıran depreminde hasar gören alanlarda ayrıca çok sayıda kaya düşmesi ve toprak kayması saptanmıştır. 

ÇORUM DEPREMİ(1943) 
  26 Kasım 1943’te, Çorum, Samsun, Ladik ve Vezirköprü’yü kapsayan bir alanı etkileyen yer sarsıntısı. Richter ölçeğine göre 7.2 şiddetinde 20 saniye kadar süren deprem, Çorum kentine büyük zarar vermiş, 2.554 evin yıkılmasına, 618 kişinin ölümüne ve 217 kişinin de yaralanmasına neden olmuş, ayrıca 5.375 hayvanın da ölümüne yol açmıştır.
  Konumu 41 derece 05`kuzey enlemi, 33 derece 72` doğu boylamı ve merkez noktasının derinliği 10 kilometre olan bu depremle doğuda Destek Boğazından başlayarak batıda Filyos Irmağının keskin bir dönüş yaptığı yere kadar uzanan 280 kilometre boyunca bir kırık oluşmuştur.

ERZİNCAN DEPREMİ(1939)
26-27 Aralık 1939’da Erzincan’da oluşan çok şiddetli yer sarsıntısı. Şiddeti Richter ölçeğine göre 8 olan deprem sonucunda toplam 32.962 kişi ölmüş,
yaklaşık  100.000 kişi yaralanmış, ve 116.720 bina yıkılmıştır. Dünyanın büyük depremleri arasında sayılan bu deprem Türkiye’nin en ciddi deprem felaketlerinden biridir.
 Konumu 39 80 kuzey enlemi ve 39 51 doğu boylamı, odak derinliği 20 km olan depremin etkilediği alan doğuda Erzincan Ovasından batıda Kelkit Vadisine kadar uzanır.Hasara uğramış bölgelerin uzunluğu 400 km(Erzincan’ın doğusundan Amasya’ya kadar), genişliği ise (güneyde Sivas’tan kuzeyde Karadeniz’e kadar) 200 km‘dir.Bu depremde Erzincan’dan Kelkit Vadisini izleyerek Niksar’a kadar uzanan yaklaşık 350 km’lik bir kırık sistemi oluşmuştur.Kırıklar boyunca 1 m’lik düşey (atım) ve 4 m’lik yatay hareketler görülmüştür.
 Bu geniş alanı sarmış olan 35 deprem merkezi yaklaşık doğu-batı doğrultusun-
da dizilmiş başlıca dört sarsıntı çizgisi üzerinde etkinlik göstermiştir. Bunlar; Yukarı Yeşilırmak çizgisi, Kelkit-Deliçay çizgisi, Yaylalar ve Orta Yeşilırmak çizgisi ve kıyı çizgisidir. Bu çizgilerin hepside kırıklara karşılık gelmektedir. Kelkit Irmağı kırığı, Reşadiye’de doğu-güneydoğu ve batı-kuzeybatı doğrultu-
sunda alçalmış ve yükselmiş ve böylece iki blok arasında 380 cm’lik bir düzey farkı doğmuştur. Deprem sırasında kıyı çizgisi Çarşamba ilçesinin kuzeyi ile Giresun arasında 15-100 m kadar geri çekilmiş ve Fatsa’da  da bir deprem dalgası oluşmuştur.
 Türkiye’nin birinci derece deprem bölgesinde bulunan Erzincan, Kuzey Anadolu deprem kuşağının çok etkin bir bölümü olan Erzincan ovası içindedir. Tarihi belgelere göre Erzincan son bin yılda 11 kez tümüyle yıkıma uğramıştır.
 Yerleşmenin bulunduğu zemin, akarsu çökellerinden oluşmuştur. Bu malzeme kentin yukarı kesimlerinde konglomeralaşmıştır.Orta bölümlerde birbirini izle-
yen çakıl ve kum katmanlarına rastlanır. Bu katmanlar oldukça yerleşmiş ve sıkı yapılıdır.1939 depreminden sonra yerleşim alanı dışında bırakılmış olan eski şehrin zemini, kalın bir tarihi enkaz örtüsüyle kaplı yerleşmemiş akarsu birikin-
tilerinden oluşmuştur.  


ERZURUM-KARS DEPREMİ(1983)
30 Ekim 1983’te, Erzurum ve çevresinde büyük hasara ve önemli ölçüde can kaybına neden olan yersarsıntısı. Şiddeti Richter ölçeğine göre 7.1 olan bu depremde 1.400 kişi ölmüş, 537 kişi yaralanmış, 3.241 konut ağır, 3 bin konut orta ve 4 bin konut hafif hasar görmüş, 30 bini aşkın hayvan telef olmuştur.Makrosismik hasar değerlendir-
melerine göre depremin dış merkezi, Murat Dağı Kırklareli Köyü çevresinde yer almıştır.
Erzurum-Kars depreminin oluştuğu alan Türkiye’nin birinci derece tehlikeli deprem bölgesidir. Horasan-Narman ilçeleri arasındaki alanı kapsayan deprem bölgesi, çoğunlukla genç kırıklarla(fay) belirlenen alüvyon düzlükleriyle parçalanmış, yüksekliği 1.750-2.500 m arasında değişen engebeli bir topografyaya sahiptir.Genellikle ayrışmış olan volkanik kayaçlar ile zayıf tutturulmuş yada hiç tutturulmamış kırıntılar, bölgede canlı yer kaymalarına elverişli zemini oluşturur.
Kuzey Anadolu Kırık Kuşağı’nın kuzeyinde yer alan bu bölgede özellikle kuzeydoğu-güneybatı ve kuzeybatı-güneydoğu gidişli doğrusal hatların varlığı göze çarpmaktadır. Deprem bölgesinde, depreme bağlı olarak boyları onlarca metreden birkaç kilometreye kadar değişen, genellikle kuzeydoğu-güneybatı gidişli, birbiriyle bağlantısız aralıklı ve basamaklı çok sayıda yarık gelişmiştir.

FETHİYE DEPREMİ(1957)  
  24-25 Nisan 1957’de Fethiye’de oluşan şiddetli yer sarsıntısı. Şiddeti Richter ölçeğine göre 7.1 olan bu depremde Fethiye’deki binaların yüzde 90’ı yıkılmış, Ovacık tamamen tahrip olmuştur.Dalyan,Marmaris,Datça,Eskişehir,Çameli ve civar köylerde de etkili olan deprem sonucunda yöre halkından toplam 67 kişi ölmüştür.
  Konumu 36dereceye 5` doğu boylamı olan bu depremde açığa çıkan enerji 33çarpı 10üzeri 21 erg’dir.24 Nisan gecesi hissedilen ilk sarsıntıdan sonra bölge halkı konutlarını terk etmişti. Bu nedenle asıl depremde ölü sayısı görece az olmuştur.
  Fethiye depreminin oluştuğu alan Türkiye’nin ikinci derece tehlikeli deprem bölgesindedir. Kasaba batıda Kerme Körfezinden, doğuda Kocaçayı Vadisine kadar uzanan ve Akdeniz kıyısına paralel olan bir tektonik çukurluk sistemin içindedir.Bu çukurlukta sık sık yerel depremler oluşmaktadır.Ayrıca İstanköy, Meis ve Rodos adaları deprem merkezlerinin etki alanı içindedir.Geçmişte de Fethiye’de önemli depremler oluşmuştur.Bölge zemininin genç alüvyonlardan oluşması ve yeraltı suyunun da yüksekte bulunması, depremlerde şiddet arttırıcı rol oynayabilmektedir.

GEDİZ DEPREMİ(1970)      
28 Mart 1970’te Gediz ve çevresinde oluşan şiddetli yer sarsıntısı. Konumu 39 21` kuzey enlemi ve 29 51` doğu boylamı olan depremin etkinlik gösterdiği yer ikinci dereceden deprem bölgesinde, Turgutlu-Sındırgı-Simav-Gediz kırık hattı üzerindedir.
  Magnitüdü Richter ölçeğine göre, 7.1 olan bu depremde 1.086 kişi ölmüş, 1.250 kişi yaralanmış ve 9.456 bina yıkılmış ya da ağır hasar görmüştür. Depremden en çok etkilenen yer Gediz ilçe merkezi ile çevredeki bucak ve köylerdir. Ayrıca depremden sonra birçok artçı sarsıntı olmuştur.Bunlardan birkaçının magnitüdü Richter ölçeğine göre 5’in üzerindedir.
  Gediz depremi ve onu izleyen sarsıntıların olduğu alan, Batı Anadolu’daki Neojen bölümde oluşan havzalardan biridir. Batı Anadolu’daki kırık hattı oluşumu Neojen Bölüm başında, Batı Anadolu kristalin kütlesinin ve Neojen bölüm öncesi tortul dizilerin yükselmesiyle birlikte başlamış, havzaların oluşumu ve gelişimi sırasında sürekliliğini korumuştur.
  Deprem sonrası Yunuslar yakınındaki Seyranbaşı tepesinin eteğinde en büyük açıklığı 50 cm olan, 7 cm yatay ve 15-20 cm düşey atılımlı bir yarık saptanmıştır. Gene Çavdarhisar’da köy içerisinde geçen dere üzerindeki köprü yakınlarında, eski ve yeni alüvyonlarda yaklaşık olarak güneybatı-kuzeydoğu doğrultulu 10-15 düşey atımlı bir yarık gözlenmiştir. Ayrıca Gediz ilçe merkezinin güneyinde Gediz Çayı-Bulacık Dere kavşağında, Çayçinge köyü çevresinde gerilme çatlağı sistemleri saptanmıştır.

GEREDE DEPREMİ(1944) 
  1 Şubat 1944’te Bolu ve çevresinde oluşan çok şiddetli yer sarsıntısı .Richter ölçeğine göre 7.4 şiddetinde olan deprem sonucunda toplam 3.959 kişi ölmüş, 1.182 kişi yaralanmış ve 9.422 bina yıkılmıştır.
  Konumu 41 41` kuzey enlemi ve 32 69` doğu boylamı olan depremin etkilediği alan Türkiye’nin birinci derece deprem bölgesinde, Kuzey Anadolu Kırık Kuşağı üzerinde bulunmaktadır. Bolu kenti, Pleyistosen Bölümde oluşan ve çakıl, kum, kumtaşı, marn, konglomera, içeren bir zemin üzerine kuruludur.Tepe kesimini çevreleyen hafif eğilimli yamaçlar moloz ve toprak karışımından, kentin güney kesimindeki ova bölgesi ise kil, kum ve toprak içeren genç alüvyonlardan oluşur.Depremde Bolu’da en ağır yıkıma uğrayan yer kentin ova bölgesinin güney kesimidir.Deprem sırasında kentin 4 kilometre güneyinde Ilıca yolu üzerinde yolu kesen bir çatlak oluşmuştur.Bu, büyük olasılıkla Gerede’de görülen ana çatlağın uzantısıdır.Burada kara, batıya doğru 3 metre itilmiştir. Tepenin kuzeyinde uzanan ova bölgesi ile kentin yamaç ve tepe bölgeleri depremden daha az zarar görmüştür. 

GÖNEN DEPREMİ(1953)    
  18 Mart 1953’te Gönen ve çevresinde oluşan çok şiddetli yer sarsıntısı.Şiddeti Richter ölçeğine göre 7.5 olan deprem sonucunda 265 kişi ölmüş, 336 kişi yaralanmış ve 5 binden fazla bina yıkılmıştı.Konumu 39 99` kuzey enlemi ve
27 63` doğu boylamı olan deprem yöresi birinci derece deprem bölgesinde ve Bursa-Apolyont-Manyas çukurluğunun Yenice-Gönen kırık kuşağı ile birleştiği sismik etkinliği yüksek bir alanda yer alır.
  6,3çarpı 10 üzeri 21 erg’lik bir enerji açığa çıkaran deprem sonucunda kentin 1 kilometre güneyinde, 48-50 kilometre uzunluğunda bir kırık oluşmuştur. Yatay atım Yenice Vadisinde 3,3 metre, Yenice’nin doğusunda ise 4,3 metre olarak saptanmıştır.Gönen kentinin düz kesimleri henüz yerleşmemiş alüvyon tabakası üzerindedir ve deprem açısından zayıftır.Özellikle yeraltı suyunun yüksekte bulunduğu, Gönen Çayı yönündeki kesim daha tehlikelidir.Kentin yukarı bölümleri daha sağlam yapılıdır.


KARLIOVA DEPREMİ(1949)       
  17 Ağustos 1949’da Bingöl’ün Karlıova ilçesinde oluşan şiddetli yer sarsıntısı. Magnitüdü Richter ölçeğine göre 6.7 olan bu depremin sonucunda ilçede 450 kişi yaşamını yitirmiş ve 1200 yapı yıkılmıştır.
  Karlıova ilçesi birinci derece tehlikeli deprem bölgesinde yer alır. Kasabanın zemini deprem bakımından oldukça tehlikeli, henüz yerleşmemiş bir yapıdadır. İlçenin arkasındaki yamaçlar molozla örtülü lav, tüf ve aglomera gibi volkanik kayaçlardan oluşur.
  Daha sonra yörede, 28 Mart 1954’te  6.7 magnitüdünde ve 20 Ağustos 1965’te 5.3 magnitüdünde iki büyük deprem ile magnitüdü 5.0’dan küçük pek çok deprem olmuştur.

LADİK DEPREMİ(1943)      
  Samsun’un Ladik ilçesi yakınlarında 26 Kasım 1943’te oluşan şiddetli yer sarsıntısı. Dışmerkezi 41 05` kuzey enlemi, 33 72` doğu boylamı olan depremin magnitüdü Richter ölçeğine göre 7.6’dır.Deprem geniş bir alanı etkilemiş ve doğuda Taşova’dan, batıda Ilgaz’a kadar uzanan kasaba ve köylerde hissedilmiştir.Bölgede büyük hasara ve can kaybına yol açan depremde 2.824 kişi yaşamını kaybetmiş, 5 bin kişi yaralanmış ve konutların yüzde 75’ini oluşturan 40 bin bina yıkılmıştır.
  Depremin oluştuğu bölge, birinci derece deprem bölgesi olan Kuzey Anadolu Kırık Kuşağındaki Ladik çöküntü ovasının güney kenarındadır.
  Deprem sonucunda, doğuda Destek Boğazından başlayarak batıda Filyos Çayının keskin bir dönüş yaptığı yere kadar uzanan 280 kilometre  boyunca yeni bir kırık oluşmuştur. Kırık boyunca 90-100 cm’lik bir hareket oluşmuş ve kuzey blok güneye göre alçalmıştır.
  Bölgede 27 Kasım 1943’te birincisi Richter ölçeğine göre 4.7, ikincisi 5 magnitüdünde iki deprem ve 15 Temmuz 1975’te de Richter ölçeğine göre 4.6 magnitüdünde başka bir deprem daha oluşmuştur.

LİCE DEPREMİ(1975)         
  6 Eylül 1975’te Lice’de oluşan şiddetli yer sarsıntısı. Magnitüdü Richter ölçeğine göre 6.6 olarak belirlenen deprem sonucunda Lice’de ve çevre köylerde 2.385 kişi yaşamını kaybetmiştir.Deprem sonucu Hani, Hazro, Kulp, Dicle, Silvan, Ergani ve Diyarbakır çevresindeki yapıların 8.159’u ağır, 4.550’si orta ve 7.283’ü hafif hasar görmüştür.
  Konumu 38 51` kuzey enlemi, 40 77` doğu boylamı olarak belirlenen bu depremde, Genç ilçesinin yolu üzerinde, Korha köyünün batısında, kuzeybatı-güneydoğu doğrultusunda 5-10 cm düşey, 8-10 cm yatay atımlı 200-300 metre uzunluğunda sağ doğrultulu bir kırık oluşmuştur.
  Lice, kuzeyden güneye doğru, kireçtaşı, kumtaşı, marn ve alüvyondan oluşan bir zemin üzerine kurulmuştur. Üçüncü derece deprem bölgesinde yer alan ilçe, Hani-Lice-Kulp deprem hattı üzerindedir.Bölge ayrıca Bingöl-Muş kırık hattının ve bölgesel kırık sistemlerinin etkisi altındadır.Bu özellik, bölgenin çevrede oluşan depremlerden hafif hasar görmesine neden olur.İlçenin zeminini oluşturan yapı toprak aşınmasıyla taşınan killi, kumlu, çakıllı toprak katmanıyla örtülmüştür.Yeraltı suyunun düzeyi genellikle yüksektir.    

MANYAS DEPREMİ(1964)  
6 Ekim 1964’te Manyas’ta oluşan şiddetli yer sarsıntısı. Magnitüdü Richter ölçeğine göre 6.6 olan bu depremde Manyas ve köylerinde 23 kişi öldü, birçok kişide yaralandı. 5.523’ü ağır olmak üzere toplam 10.048 yapı hasar gördü. Deprem özellikle Marmara Denizinin güney kıyıları yakınındaki yerleşim bölgelerinde etkili oldu, kimi yerlerde toprakta yarıklar açıldı ve yer altı suları fışkırdı.
  Manyas ve çevresi Türkiye’nin birinci derece deprem bölgesi içinde yer alır. İlçenin üzerinde kurulduğu zemin genellikle kalın bir çökeller katmanıyla kaplı olan Neojen bölüm marnlarından oluşmuştur. Bu marnlar üzerinde, kısmen çimentolaşmış 4-5 metre kalınlıkta eski akarsu birikintileri görülür.İlçenin alçak bölgeleri ise kum, çakıl ve moloz içeren gevşek yapılı alüvyondan oluşmuştur.

NİKSAR DEPREMİ(1942)   
  20 Aralık 1942’de Tokat’ın Niksar ve Erbaa ilçelerini etkileyen şiddetli yer sarsıntısı .  Magnitüdü Richter ölçeğine göre 7.3 olan depremde 3 bin kişi yaşamını yitirmiş, yüzlerce kişi yaralanmış, 6 bine yakın bina yıkılmış ya da hasar görmüştür.
  Kuzey Anadolu Kırık Kuşağı üzerinde yer alan ilçeler birinci derece deprem bölgesi üzerindedir. Tokat’ın kuzeybatısında, Kelkit Çayı düzlüğüne açılan dar bir vadinin yamaçlarına kurulmuş olan ilçe merkezleri toprak ve moloz katmanlarıyla örtülü olan volkanik bir kütle üzerindedi . Ova ise genç çökellerle örtülüdür. Kelkit ana kırığına paralel, Ayvaz Suyu yönünde bir kırık daha olduğu sanılmaktadır.
  Bölgede çeşitli zamanlarda birçok başka deprem olmuştur.

SİVAS DEPREMİ(1929)       
  18 Mayıs 1929’da Sivas ilinin Suşehri ilçesinde oluşan şiddetli yer sarsıntısı. Magnitüdü Richter ölçeğine göre 6.5 olarak belirlenen deprem sonucunda 64 kişi yaşamını yitirmiş, 1.357 yapı yıkılmış ya da ağır hasar görmüştü . Depremde Suşehri Ovası da jeolojik hasara uğramıştır.
  Depremin dışmerkezi 40 derece kuzey enlemi, 38 derece doğu boylamıydı.
İlçe merkezi birinci derece deprem bölgesi üzerinde ve Kelkit Vadisini izleyen deprem hattından gelen depremlerin etki alanı içinde yer alır. Ayrıca Suşehri Ovasından ikincil deprem hatları geçer. İlçe merkezinin büyük bölümünün zemini, kısmen moloz ve toprakla örtülü serpantinlerden oluşur. Düzlük alanlarda kuzeye doğru yamaç çökelleri, ilçe merkezinin altında ise genç birikintiler yer alır.

SÖKE DEPREMİ(1955)       
  16 Temmuz 1955’te Aydın ilinin Söke ilçesinde oluşan şiddetli yer sarsıntısı. Magnitüdü Richter ölçeğine göre 6.9 olarak belirlenen deprem sonucunda 23 kişi yaşamını yitirmiş ve 470 yapı yıkılmıştır. Depremin dışmerkezi 37,9 kuzey enlemi ve 27,1 doğu boylamıdır. İlçe merkezi birinci derece deprem bölgesi üzerinde yer alır ve Büyük Menderes tektonik çukuru içindeki deprem merkezlerinin etkisi altındadır.İlçe merkezinin ırmak birikintileri ve dik yamaçlar üzerinde bulunması depremin verdiği zararın artmasına neden olmuştur.
  İlçe merkezine 25 kilometre uzaklıkta bulunan Balat kalıntıları ile 40 kilometre uzaklıktaki Yenihisar kalıntıları ve hem ilkçağdan hem de Selçuklu döneminden kalan yapıtlar, bölgede daha önceleri de şiddetli depremler oluştuğunu göstermektedir. Aynı bölgede 2 Nisan 1920’de  5.3  29 Temmuz 1925’te 4.5 15 Temmuz 1952’de 4.6 ve 17 Nisan 1953’te 4.5 magnitüdünde depremler olmuştur.1 Mayıs 1954’te ise ilçede 4.8 5.1 5.2 ve 4.8 magnitüdünde dört deprem gerçekleşmiştir.

VARTO DEPREMİ(1946)     
31 Mayıs 1946’da Muş ilinin Varto ilçesinde oluşan şiddetli yersarsıntısı. Magnitüdü Richter ölçeğine göre 6 olan deprem sonucunda 839 kişi yaşamını yitirmiş, 349 kişi yaralanmış ve 3 bin yapıda yıkılmış ya da hasar görmüştür. Depremin dışmerkezi 39 3` kuzey enlemi, 41 2` doğu boylamı olarak belirlenmiştir.
  İlçe merkezi ve çevresi Kuzey Anadolu Kırık Kuşağının Van Gölüne doğru uzanan bölümünde ve birinci derece deprem bölgesinde yer aldığından, bu yörede çok sayıda deprem olmuştur. Bunların en önemlileri olan 19 Ağustos 1966’da oluşan Richter ölçeğine göre 6.5 magnitüdündeki depremde 2.394 kişi   yaşamını yitirmiş, 1.483 kişi yaralanmış, 27 Ağustos 1950’de 5.8 magnitündeki depremde 2 kişi ölmüş, 2 kişi yaralanmış, 88 yapı yıkılmış ya da hasar görmüş, 12 Temmuz 1966’da magnitüdü 4.6 ile 5.5 arasında değişen 14 deprem

17 AGUSTOS DEPREMİ
17 Ağustos 1999 tarihinde saat 3.02'de, Kuzey Anadolu Fay Hattının Adapazarı, Kocaeli, Gölcük segmenti üzerinde, Richter ölçeğine göre Ms=7.4 manyitüdünde ve yaklaşık 45-50 saniye süren bir deprem meydana gelmiştir. Deprem, Marmara Bölgesinin   tamamı ile Kuzey Anadolu Fay Hattının doğu yönündeki uzantısında yer alan Düzce ve Bolu gibi şehirleri etkilemiştir. 17 Ağustos    depreminin Ülkemizde endüstrinin ve şehirleşmenin en yoğun olduğu Marmara Bölgesinde meydana gelmiş olması, can kaybının ve hasarın da çok büyük olmasına sebep olmuştur. 1967 Adapazarı Depreminden sonra bölgeyi etkileyen en büyük deprem olan 17 Ağustos 1999 depremi, İstanbul'un Avcılar, Küçükçekmece, Tuzla ilçeleri ile İzmit, Adapazarı, Gölcük, Yalova, Düzce ve Bolu şehirlerinde 20 000 dolayında can kaybına ve maddi hasara yol açmıştır. İzmit Körfezinin iki tarafında ve İzmit-Adapazarı arasında yer alan sanayi tesislerinde çeşitli boyutlarda hasarlar meydana gelmiş, Tüpraş Rafinerisinde bir bacanın tanklardan birisi üzerine yıkılması nedeniyle başlayan yangın daha sonra yedi tankı etkilemiş ve güçlükle söndürülmüştür. Deprem nedeniyle bölgede bulunan kamuya ve özel sektöre ait endüstri tesislerinde yaklaşık bir hafta süre ile üretime ara verilmiştir. Anadolu Otoyolunun Sapanca-Adapazarı arasındaki kesiminde meydana gelen oturmalar, çekme çatlakları ve bir üst geçitte meydana gelen göçme nedeniyle Otoyol üç gün süreyle ulaşıma kapanmış, bu ise deprem bölgelerine ulaşılmasında önemli bir engel oluşturmuştur. 
17 Ağustos 1999 sabahı, saat 8.30'da, İTÜ Rektörlüğünde konuyla ilgili öğretim üyelerinin katıldığı bir toplantı yapılmıştır. Bu toplantıda depreme neden olan faylanma ve yerdeğiştirmenin belirlenmesi, İstanbul ilçeleriyle İzmit ve Adapazarı'ndaki yapısal hasarın dağılımı, boyutları ve sebepleri, yapısal hasarın meydana geldiği alanlardaki zemin ve yeraltı suyu koşullarıyla ilgili olarak tespitler ve aletsel ölçmeler yapılmasına, veri toplanmasına ve konuyla ilgili kamu yöneticilerine destek verilmesine karar verilmiştir. Bu bağlamda, 17~20/8/1999 günlerinde İTÜ öğretim üyeleri depremden etkilenen bölgelerde incelemeler yapmışlardır. Bu incelemelerde fay hattı boyunca meydana gelen yeni kırıklarla ilgili olarak yerden ve havadan gözlemler yapılmış, belediye başkanları ve belediyelerin teknik elemanlarıyla görüşülmüş, toptan göçen veya az-orta hasarlı binalardaki hasarların sebepleri belirlenmiş, beton numuneleri alınmıştır. Ayrıca Petkim, İgsaş, Tüpraş ve Sümerbank'ın başvuruları üzerine bu kuruluşlara ait tesislerde deprem sonrası tespitler yapılmıştır. 17 Ağustos depremiyle ilgili olarak Üniversitemiz uzmanlarının yaptıkları tespitler, değerlendirmeler ile kısa ve uzun dönemde alınması gerekli önlemlere aşağıdaki paragraflarda yer verilmiştir.




  • 17 AĞUSTOS 1999 KOCAELİ DEPREMİNİN ÖZELLİKLERİ
Deprem 17.08.1999 de saat 3.02 de 40.70 kuzey enlemi ile 29.91 doğu boylamının tarif ettiği bölgede, İzmit'in 11 km güney-doğusunda meydana gelmiştir. Depremin büyüklüğü çeşitli kuruluşlar tarafından değişik değerlerde bildirilmis ise de, moment büyüklüğü Mw = 7.4 ve yüzey dalgası büyüklüğü Ms = 7.8 değerleri civarında değişmektedir. Depremin odak derinliğinin 10-15 km olduğu ve sağ atımlı 120 km civarında bir fay hareketi ortaya çıktığı yapılan incelemelerle belirlenmiştir. Ana deprem dalgasının ardından büyüklüğü 4.0- 5.0 değerlerinde olan çok sayıda artçı depremler meydana gelmiştir. 
Deprem merkez üssüne en yakın ivme kaydı, İzmit Metoroloji İstasyonu'ndan alınmıştır. Buna göre, maksimum ivme kuzey-güney doğrultusunda 163 mG, doğu-batı doğrultusunda 220 mG ve düşey doğrultuda 123 mG dir. Görüldüğü gibi, üç birleşende birbirleri ile kıyaslanabilir büyüklüktedir




. 17 AĞUSTOS 1999 KOCAELİ DEPREMİNİN YERBİLİMLERİ AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ

17 Ağustos sabah saat 3.02 de meydana gelen deprem, karada İzmit körfezi ile Düzce güneybatısı arasında yaklaşık 120 km uzunluğunda bir yüzey kırığı meydana getirm iş olup bu kırık üzerinde 4.2 m’ ye varan sağ-yanal yerdeğiştirmeler meydana gelmiştir. Yapılan arazi gözlemlerine göre, faylanma genelde 4 segmentten oluşmaktadır ve İzmit körfezi ile Akyazı arasında kalan segmenti ana kırığı oluşturmaktadır. Kırığın üzerinde yer alan TEM otoyolu en az üç yerde kırık tarafından kesilerek yolun yer yer 200 m uzunluğundaki bölümünü deforme etmiş olup üst geçitlerin yıkılmasına veya kullanılamaz hale gelmesine sebep olmuştur. İzmit - Arifiye tren yolu Arifiye batısında ve özellikle Tepetarla köyü yakınlarında 2.7 metreye varan sağ-yanal ötelenmelerle deforme olmuştur. Tren yolunun Arifiye batısındaki deformasyonda 1 m lik yükselmelerde gözlenmiştir. Yüzey kırığı üzerinde yer alan siteler ve köylerde de yoğun hasar ve yıkım gözlenmiştir. 
Bu deprem sırasında bu kırığın yakınında yeralan ve özellikle suya doygun alüvyon zeminlerde başta Adapazarı, Izmit, Gölcük, Yalova ve Akyazı olmak üzere bir çok yerleşim biriminde aşırı yıkımlara sebep olmuştur. Faylanma dışında Adapazarı içinde sokaklarda meydana gelen deformasyonlar ile Gölcük ve Sapanca gölü kıyılarında meydana gelen göçmeler kuvvetli yer sarsıntısı ile ilgili olup hasarların yoğunlaşmasına sebep olmuştur. İstanbul’da Avcilar basta olmak üzere Bağcılar ve Sefaköy’de önemli hasarlar meydana gelmiştir. Depremin hemen sonrasında Harvard Sismoloji Laboratuvarı ve US Geological Survey, depremin merkez üssünün yaklaşık olarak Sapanca Gölü ve İzmit körfezi arasında olduğu, mekanizmasının yaklaşık D-B yönünde sağ-yanal doğrultu atımlı bir mekanizmaya sahip olduğu ve derinliğinin 10-15 km olduğun u uzak deprem istasyon verilerinde hesaplamışlardır
. 17 Ağustos 1999 İzmit depreminin büyüklüğü hakkında da farklı görüşler bulunmaktadır. Amerikan kaynakları ilk verilerde depremi Ms=7.8 olarak vermişler, Kandilli Rasathanesi ise Ms=6.7 ve daha sonra 7.4 olarak değerlendirmiştir. Arazide yapılan makro sismik ilk gözlemler değerlendirildiğinde depremin Ms= 7.4 civarında olması gerektiği düşünülmektedir. Bu değerin arazi çalışmaları tamamlandıktan sonra 0.1 büyüyebileceği düşünülmektedir. Ancak esas büyüklüğün bütün verilerin detaylı bir şekilde değerlendirilmesinden sonra elde edileceği unutulmamalıdır. 
Bu deprem sonrasında fayın batıya uzantısı olan Karamürsel-Yalova segmenti ve Çınarcık çukurluğunda kırılmamış ise ki bu konuda çalışmalar devam etmektedir, deprem riski eskiye nazaran yükselmiş bulunmaktadır. Ancak bunun zamanı hakkında kesin bir şey söylemek bugün için bilimsel olarak mümkün değildir. Kesin olan İzmit körfezi ve Çınarcık çukurluğundaki segmentlerin üzerinde var olan deprem riskinin bu deprem sonrasında daha da arttığıdır. Aktivitenin önümüzdeki en fazla 30 yıl içinde batıya, komşu segmentlere sıçrayıp benzer büyüklükte deprem meydana getirmesi mümkündür. Artçı depremler, Adapazarı ile Çınarcık çukurluğu arasında kalan koridor ve çevresinde yer almaktadır. Bu artçı ; depremlerin seyrek de olsa orta büyüklüklere (Ms=5-6) çıkması yine beklenen aktivitelerdir. Bu artçı deprem aktivitesi de zaman içinde sönümlenerek en az 1 yıl devam edebilir. 
Bütün bu bilgiler bir arada değerledirildiğinde bu alanda ulusal ve uluslararası araştırmalara hız vermek, yapıları ve önemli tesisleri depreme dayanıklı ; hale getirmek acil olarak yapılması gerekenlerdendir.
  • ZEMİN VE TEMEL MÜHENDİSLİĞİ DEĞERLENDİRMELERİ
Izmit Körfezi, İzmit Kuzey Anadolu fayının kuzey kolu üzerinde yer almaktadır ve bu yapı bir seri basenlerden oluşmaktadır.İzmit Körfezi’ne boşalan nehirler jeolojik süreç içerisinde Gölcük, Hersek, Kavaklı deltalarını ve Sapanca Gölü ile İzmit Körfezi arasındaki geniş ve uzun alüvyon düzlüğünü oluşturmuştur. Bu alanlarda, zemin profili genelde çok kalın, yumuşak-orta katı kil veya gevşek kum tabakalarından oluşmaktadır. Diğer bir deyişle, Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın Marmara Denizi’nin güneyi boyunca uzandığı bölgede hem sismik aktivite çok yüksek ve hem de zemin koşulları son derece elverişsizdir. Çeşitli projelerle ilgili olarak bölgede yapılan zemin araştırmaları, zemin tabakal arının sıkışabilme özelliğinin çok yüksek olduğunu ve ayrıca bazı bölgelerdeki zeminlerin sıvalaşma potansiyeli gösterdiğini ortaya koymuştur. Nitekim, depremi takiben İTÜ Zemin Mekaniği ve Temel Mühendisliği öğretim üyelerinin yerinde yaptığı incelemelerde özellikle Adapazarı, Gölcük ve Yalova’da meydana gelen hasarların başlıca sebebinin zemin proble mlerinden kaynaklandığı belirlenmiştir. Buna karşılık, ciddi ve bilimsel zemin araştırmalarına dayanan temel mühendisliği çözümlerinin uygulandığı pr ojelerde örneğin, yumuşak zemin koşullarında kazıklı temel sistemlerine taşıtılan binalarda ve sanayi tesislerinde, fay hattına çok yakın olsa bile herhangi bir hasar meydana gelmemiştir. Adapaza rı örneğinde olduğu gibi, zemin koşulları elverişsiz ve yeraltı su seviyesi çok yüksek olduğu halde ağır yapıların bile tekil veya sürekli temellere taşıtıldğı yerlerde ise binaların farklı oturma yaptığı, devrildiği, yana yattığı veya zemin katların bodrum kata dönüştüğü tespit edilmiştir. İlk defa bu depremde elverişsiz zemin koşulları, deprem hasarının büyük olması üzerinde bu derece etkili olmuştur. Kavaklı ve Gölcük’te, deniz kıyısı ile karayolu arasındaki düzlükl erde ortaya çıkan heyelanlar ve arazi çökmeleri, bölgenin morfolojisini tümüyle değiştirmiş, ve bu bölgelerde denize yakın olan alanlar ve kıyıya yakın yapılar su altınd a kalmıştır. 
Marmara Bölgesi’nde çeşitli kurumların yerleştirdiği kuvvetli yer hareketi ölçerleri bulunmaktadır. Bu aletlerden alınan kayıtlarla deprem hasarı arasında büyük b ir uyum bulunmaktadır. Şöyleki, İstanbul’da Haliç’in doğusunda bulunan bölgede hakim formasyon kumtaşı, kiltaşı kaya birimleri olup bu bölgede ölçülen maksimum yer ivmeleri %5 g - %8 g dolayındadır. Bilind iği gibi, İstanbul’da kumtaşı, kiltaşı kaya birimlerine oturan gelişigüzel inşaa edilmiş ruhsatsız yapılarda bile hasar meydana gelmemiştir. Buna karşılık, Zeytinburnu’nda %12, Ataköy’de %17, Ambarlı’da ise %25 gibi yer ivmeleri ölçülmüştür. İstanbul’daki en büyük hasarın Ataköy ile Ambarlı arasında yer alan Küçükçekmece ve Avcılar bölgelerinde olduğu bilinmektedir. Keza, Marmara’nın güneyinde, fay hattı üzerinde %35 - %40 g dolayında yer ivmeleri ölçülmüştür. 
  • İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİ DEĞERLENDİRMELERİ
Betonarme binalarda ortaya çıkan hasarlar, betonarme inşaatı düzenleyen yönetmelik ve deprem yönetmeliği kurallarına uyulmamasından kaynaklanmaktadır. Hasar gören binalarda ki eksikler ve kusurlar aşağıdaki gibi sıralanabilir;
  • Betonarme taşıyıcı sistemin düzensiz olması en başta gelen kusurdur. Arsa veya mimari proje nedeniyle kirişlerin dolaylı mesnetlenmeleri ve kolonlarla eksenel birl eşmemeleri bu türden hasarların başlıca nedenleridir. Hasar gören binalarda, zemin kattan sonra genelde çıkma yapılmış olduğu tespit edilmiştir.
  • Betonarme elemanların düzeninde konstrüktif kurallara uyulmaması da önemli bir hasar nedenidir. Etriyelerin yeterli sıklıkta yapılmaması, kiriş-kolon düğüm bölgele rinde hemen hemen hiç etriyenin bulunmaması ve donatıların kenetlenme boylarının yeterli olmaması da bu türden hasar nedenleri arasındadır.
  • Beton kalitesinin düşük olması, hazır beton yerine şantiyede ilkel koşullarda beton hazırlanması, önemli bir hasar sebebidir. Tamamen yıkılan binalardan çeşitli beton numuneleri alınmış olup, laboratuvar eneylerine tabi tutulmaktadır. Ancak, gözle yapılan muayeneler bunların mukavemetlerinin 100 kgf/cm2 civarında bulunduğunu göstermektedir. Ayrıca, Avcılar, Küçükçekmece gibi ilçelerde yaygın olarak deniz kumu kullanılmış olması, donatılarda korozyona ve dolayısıyla mukavemet ve kesit kaybına neden olmuştur.
  • Belediyeler tarafından onaylanan uygulama projelerinde olmamasına rağmen, binaların giriş katlarının ticari hacimler (dükkan, market, galeri, depo vb.) şeklinde k ullanılmaları, yumuşak kat olarak tanımlanan ve yeterli rijitliğe sahip olmayan katların ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Deprem bölgelerinde İTÜ uzmanları tarafından yapılan incelemelerde b inalardaki hasarların çok önemli bir bölümünün zemin katların yeterli rijitliğe sahip olmamasından kaynaklandığı tespit edilmiştir. Bazı binalarda ise yer kazanmak amacıyla zemin katlarda bazı kolonların kesildiği ibretle görünmüştür.
  • Binalardaki hasarların bir diğer sebebi ise, daha önceki depremlerde de hasara sebep olan ve ara kat yapılmasından kaynaklanan “kısa kolon” problemidir. 
  • Isı izolasyonu nedeni ile yapılan iki yarım tuğla arasına ısı yalıtım malzemelerinin yerleştirildiği duvarlar dışa veya içe devrilmiş lerdir.
  • Çok katlı bitişik nizam binalar deprem sırasında birbirlerini etkileyerek hasara sebep olmuştur

  • KÜTAYA SİMAV DEPREMİ
  • .Merkez üssü Kütahya'nın Simav ilçesi İnlice köyü olan, 4.8 büyüklüğünde birdeprem meydana geldi. Depremde hiçbir can ya da mal kaybı yaşanmadı; ilçedeki okullarda eğitime bugün ara verildi
    Kütahya'nın Simav ilçesinde, 4,8 büyüklüğünde orta şiddetli depremmeydana geldi.

    Boğaziçi Üniversitesi (BÜ) Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü'nden alınan bilgiye göre, saat 13.10'da, merkez üssü Simav ilçe merkezine 28 kilometre uzaklığındaki İnlice köyünde yerin 5 kilometre derinliğinde 4,8 büyüklüğünde sarsıntı kaydedildi.

    Deprem, Kütahya il merkezi, Hisarcık, Emet, Tavşanlı, Gediz, Şaphane ve Pazarlar ilçelerinde de hissedildi; ilk belirlemelere göre önemli hasar olmadı.
    Ekim 2011 Van depremi

    03:30 - Yapılan son açıklamaya göre sevindirici haberler gelmeye devam ediyor. Alınan bilgiye göre Van'ın Erciş ilçesinde son 2 saatte 24 kişi enkaz altından çıkarılarak tedavi altına alındı.
    03:01 - Erciş'te artçı depremler devam ediyor

    Van ve ilçelerinde meydana gelen 7.2 büyüklüğündeki depremin ardından arçı sarsıntılar devam ediyor. Saat 13.41'de meydana gelen depremin ardından Van ve çevresi beşik gibi sallanmaya devam ediyor. Birkaç dakika aralıklarla devam eden ve 3 ile 5 arasında değişen büyüklüklerdeki artçı depremlerin en son hissedilenlerin biri de saat 02.34'de 3,9 ve 02.37'de 3,5 büyüklüğünde gerçekleşti
    Son 20 yılda yaşanan büyük depremler

    Çin'de meydana gelen 6.9 büyüklüğündeki deprem, 2010'da yaşanan dördüncü büyük yer sarsıntısı olarak kayıtlara geçti. Son yıllarda dünyanın dört bir yanında yaşanan depremler büyük can ve mal kayıplarına neden oldu.

    İşte son 20 yıl içinde dünya genelinde yaşanan depremler:              

    Türkiye, 8 Mart 2010: Elazığ’ın Başyurt köyünde 6.0 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi, 51 kişi hayatını kaybetti.

    Şili: 27 Şubat 2010: Şili’nin Concepcion şehrinin 91 kilometre kuzeydoğusunda yaşanan 8.8 büyüklüğündeki deprem 400 kişinin hayatına mâl oldu.

    Haiti, 12 Ocak 2010: Başkent Port-au Prince’de yaşanan 7.0 büyüklüğündeki depremde 200 binden fazla insan hayatını kaybetti.


    Sumatra, Endonezya30 Eylül 2009: Padang şehrini vuran 7.6 büyüklüğündeki depremde 1,100’den fazla insan öldü.

    Samoa Adaları, 29 Eylül 2009:  Samoa ve Amerikan Samoası adaları arasında meydana gelen 8.3 büyüklüğündeki depremin şiddeti ve yarattığı tsunamilerle 186 kişinin hayatına mal oldu.  

    Butan, 21 Eylül 2009: Başkent Thimphu’nun 180 km doğusunda yaşanan 6.1 büyüklüğündeki depremde en az 10 kişi öldü.  

    Andaman ve Nicobar Adaları, 10 Ağustos 2009: Hint Okyanusu’nda bulunan bu adaları vuran 7.6 büyüklüğündeki deprem ölüme yol açmadı.

    Japonya, 9 Ağustos 2009: Japonya anakarasının güney kıyısında bulunan Honşu’da yaşanan 7.1 büyüklüğündeki depremde ölen olmadı.


    Yeni Zelanda, 15 Temmuz 2009: Yeni Zelanda’nın güney kıyılarını etkileyen 7.6 büyüklüğündeki deprem can kaybına yol açmadı.

    İTALYA 6 Nisan 2009: Roma’nın doğusunda kalan L’Aquila kentinde meydana gelen 6.3 büyüklüğündeki deprem en az 292 kişinin hayatına mâl oldu.

    Pakistan, 29 Ekim 2008: Pakistan’ın Belucistan eyaletindeki Ketta kentinde meydana gelen 6.8 büyüklüğündeki deprem 160’tan fazla insanın ölümüne yol açtı.

    Pakistan, 8 Ekim 2005: Başkent İslamabat’ın 95 km kuzey doğusunda yaşanan 7.6 büyüklüğündeki deprem, en az 73 bin cana mâl oldu. Depremden etkilenen Hindistan’ın Keşmir eyaletinde de 1,244 insan hayatını kaybetti.

    ÇİN 12 Mayıs 2008: Siçuan eyaletinde yaşanan 7.8 büyüklüğündeki deprem 70 binden fazla insanın ölümüne yol açtı.
      
    Endonezya, 26 Aralık 2004: Sumatra Adası’nda meydana gelen 9.1 büyüklüğündeki dev deprem Hint Okyanusu boyunca bir dizi dev tsunaminin oluşmasına yol açtı. Endonezya, Sri Lanka ve Tayland’ı etkileyen felakette 230 binden fazla insan hayatını kaybetti.



    IRAN 26 Aralık 2003: Tarihi Bam şehrini vuran 6.8 büyüklüğündeki depremde 30 binden fazla insan öldü.

    Cezayir, 21 Mayıs 2003: Başkent Cezayir’i ve çevresindeki yerleşim birimlerini etkileyen 6.7 büyüklüğündeki deprem 2 bin 251 insanın ölümüne yol açtı.

    HİNDİSTAN 26 Ocak 2001: Ülkenin batısındaki Gujarat eyaletinde meydana gelen 7.7 büyüklüğündeki deprem komşu Pakistan’da da hissedilirken, 19 bin 700 insanın ölümüne yol açtı.

    Türkiye, 17 Ağustos 1999: 7.4 büyüklüğündeki deprem 17 bin 800 insanın hayatını kaybetmesine neden oldu.




    AFGANİSTAN, 30 Mayıs 1998: Takhar eyaletinde yaşanan 6.9 büyüklüğündeki deprem 4 binden fazla insanın ölümüne yol açtı.

    AFGANİSTAN, 4 Şubat 1998: Takhar eyaleti, 6.1 büyüklüğündeki depremle sarsıldı, 4 bin 500 insan hayatını kaybetti.

    Japonya, 17 Ocak 1995: Ülkenin son yüzyılda yaşadığı 7.2 büyüklüğündeki en ağır depremde, 6 bin 430 insanın ölümüne yol açtı.

    HINDISTAN  30 Eylül 1993Hindistan’ın batı ve güney bölgelerini etkileyen 6.4 büyüklüğündeki depremde yaklaşık 10 bin kişi hayatını kaybetti.

    DEPREM BÖLGELERİNDE ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLER
    • Kamu binalarına, hastanelere ve sanayi tesislerine öncelik verilerek hasar tespiti yapılmalıdır. Binaların oturulabilir (az hasarlı) veya yıkılması gerekli (ağır hasarlı) olarak sınıflandırılması hızla yapılmalıdır. Yürürlükte olan kanunlara ve yönetmeliklere göre hasar tespit yetkisi Bayındırlık ve İskan Bakanlığı’na verilmiştir. Depremin çok sayıda yapıyı etkilediği göz önünde bulundurularak gerektiği takdirde bu yetki üniversitelerle ortak hareket edilerek yaygınlaştırılabilir. 
    • 3194 sayılı İmar Kanunun ve İlgili Yönetmelikler ivedi olarak değiştirilmelidir. Bu hususta Toplu Konut İdaresince hazırlattırılarak çeşitli Üniversite, Meslek Odaları, ve Bakanlık temsilcileri tarafından tartışılarak son şekli verilen yasa tasarısından yararlanılmalıdır. 
    • Yapı denetiminin sağlanması için gerekli yasal değişiklikler yapılarak her yeni mezun mühendise imza yetkisi verilmemelidir. Diğer ülkelerde kullanılan Sertifikalı Mühendis veya Profesyonel Mühendis gibi ünvanlar, stajyer mühendislik sonrası yapılacak bir sınav ile verilmelidir. Bu ünvanlara sahib mühendislerin yasal sorumlulukları ve mesleki uygulama sigortaları olmalıdır.
    • Yapıda kalite denetimini sağlamak için Yapı Sigortası Yasası çıkarılmalıdır. Ülkemizin % 96’sının deprem riski taşıyan bölgeler olması nedeniyle zorunlu Deprem Sigortası Yasası çıkarılmalıdır.
    • Bursa ve Adapazarı ovaları gibi tarım arazilerinin iskana açılmasından vazgeçilmelidir.
    • Marmara Denizi’nin güneyi için yeni bir yerleşim master planı hazırlanmalı ve buna mutlaka uyulmalıdır. Master planların yapılması, revizyonu ve onaylanması ile igili yetki ve sorumlulukları düzenleyen “Yeni Yerleşmeler ve Şehir Planlaması Yasası” hızla çıkarılmalıdır. Bu bölgede bulunan bazı önemli tesislerin zaman içerisinde deprem riski daha az olan bölgelere kaydırılması ile ilgili çalışmalar yapılmalıdır. Şehir ve diğer planların hazırlanması, tasdiki ve uygulanması süreçlerinde Üst Kurul Denetimi sağlanmalıdır.
    • İnşaat Müteahhitliği Hizmetleri ve İhale Kanunu yeniden gözden geçirilmeli ve gerekli yasal düzenleme ve süreçle ilgili denetimler yeniden yapılandırılmalıdır. 
    • Deprem bölgeleri için uygun yapı teknolojisi ve bina tipolojileri belirlenmelidir. Kaldırılan enkazlarsa boşalan alanlar için de aynı uygulama yapılmalı, eğer mümkünse bu alanlar yeşil alan olarak düzenlemelidir.
    • DEPREM ÖNCESİ YAPILMASI GEREKENLER

      Depremden Önce Alınabilecek Önlemler 
      Evde Yapabileceklerimiz 
      * Evinizde bir pilli radyo, el feneri ve ilk yardım çantası bulundurunuz ve bunların nerede saklandığını evde yaşayanlara mutlaka öğretiniz. Evinizde yedek pil bulundurunuz. 
      * İlk yardım uygulamalarını mutlaka öğreniniz. 
      * Evinizin; elektrik sigortasının, su ve gaz vanalarının yerlerini öğreniniz ve evde yaşayanlara bunları nasıl kapatacaklarını öğretiniz. Yakında bu iş için kullanılabilecek bir kurbağacık anahtar bulundurunuz. 
      * Yüksek raflara ağır cisimler koymayınız. 
      * Ağır beyaz eşyayı ve ağır mobilyayı döşemeye veya duvara bağlayınız. Örneğin, mutfak raflarını ve kitap raflarını vida ile duvara sabitleyiniz. 
      * Deprem sırasında aile fertlerinin birbirinden ayrılmaları halinde yeniden nerede buluşabileceklerini planlayınız. 
      * Olası bir depremde, nasıl davranacağınızı planlayınız (Bir, acil durum planınız olmalı) 
      Okulda Yapabileceklerimiz 
      * Okul yöneticileri ve öğretmenler sınıflarda depremden korunmayı öğrencilere anlatmalı ve tatbkatlar(acil durum planı) yaptırmalıdırlar. Sınıflarda düşebilecek ağır cisimler bulundurulmamalıdır. 
      * Okul yöneticileri deprem sonrasında okul binalarının tahliyesini ve kurtarma işlerini planlamalı, yangın, gaz kaçakları, su ve kanalizasyon borusu patlamalarına karşı tedbirler almalıdırlar. 
      İşyerinde Yapabileceklerimiz 
      * Çalıştığınız birimin veya işyerinin acil durum planlarının ve kendinize düşen bir sorumluuk olup olmadığını öğreniniz. Çalıştığınız işyerinde emniyeti sağlamak için neler yapmanız gerektiğini mutlaka öğreniniz. 
      • Düşebilecek veya insanlara zarar verebilecek iş makinaları veya ağır cisimler mutlaka sabitlenmelidir.

      DEPREM SIRASINDA

      ·         Bina içinde iseniz deprem sırasında sakin olup, paniğe kapılmayın, cesaretinizi toplayın ve
      koşuşmayın.

      ·         Büyük bir depremde ayakta durmanız, koşmanız mümkün değildir.

      ·         Çömelin ya da döşemeye yatın.

      ·         Sağlam bir masa, sıra, mobilya veya kapı kasasının altına girin ve başınızı koruyun.

      ·         Masaya tutunun ve onunla birlikte hareket etmeye hazır olun.

      ·         Pozisyonunuzu sallantı duruncaya kadar değiştirmeyin.
      ·         Bina içinde kalın.
      ·         Düşen cam kırıkları ya da bina molozlarından yaralanabilirsiniz.
      ·         Tiyatro, okul, sinema, büro gibi kalabalık yerlerde iseniz, kesinlikle merdivenlere, asansörlere
      koşmayın.
      ·         Kendinizi koltuk, sıra gibi yerlerde korumaya alın, sakin olun ve başkalarını da aynı
      şekilde davranmaya davet edin.
      ·         Bina dışında iseniz binalardan dökülecek yıkıntılar ve camlardan, elektrik ve direk tellerinden
      uzakta güvenli bir yerde depremin durmasını bekleyin.
      ·         Araç kullanıyorsanız bulunduğunuz yer eğer güvenli ise durun ve araç içinde kalın.
      ·         Normal trafikten olabildiğince uzaklaşın.
      ·         Köprüler, üst geçitler, tünellerden uzak durun.
      ·         Eğer mümkünse ağaçlar, direkler, enerji nakil hatlarından uzakta kalın.


      II. OKULDA İSENİZ;

      * Öğretmeninizi dinleyin.

      * Yapacağınız her hareket için Öğretmeninizin komutunu bekleyin.
        
      * Öğretmenlerinizin ve diğer okul  görevlilerinin uyarı ve isteklerini mutlaka itiraz etmeden yerine getirin.

      * Sıraların arasına veya koltukların yanına saklanabilecek durumda olun.

      * Sınıfı Öğretmeniniz izin vermeden boşaltmayın.

      * Sınıfı size daha önceden  söylenen  sıraya uyarak  boşaltın.

      * Öğretmeninizin sınıfı boşaltın komutundan sonra sınıfı boşaltırken başınızı klasör,dosya, çanta gibi bir eşyayla koruyun

      * Yangın merdivenine ve çıkışlara koşmayın.

      DEPREM SONRASINDA

      ·         Büyük bir depremden sonra artçı depremler mutlaka devam edecektir. Bu depremlere karşı hazırlıklı olun.

      ·         Özellikle ilk üç gün içerisinde, yetkililer izin vermedikçe, sağlam evlerinize dahi girmeyin.

      ·         Bazı artçı sarsıntılar zayıflamış yapılarda yeni hasar yapacak kadar büyük olabilir.

      ·         Aile bireylerinizi bir arada tutun ve açık bir yerde bekleyin. Varsa yaralılara ilkyardımı yapın.

      ·         Evinizi veya binanızı terk ederken kıymetli eşyalarınızı, kalın giyecek, battaniye gibi eşyaları yanınıza alın, kalın ayakkabılarınızı giyin, biraz yiyecek ve içme suyu temin edin.

      ·         Enkaz ve yıkıntılar arasında, cadde ve sokaklarda gelişigüzel dolaşmayın.

      ARABA KULLANIRKEN DEPREM DAVRANIŞI


      Depremden sonra pek çok kişi arabasına atlayıp yola çıkacaktır. Yoğun bir trafik sıkışıklığı olması kaçınılmazdır. Kaza ve çarpmalara dikkat edin ve önlemeye çalışın. İlk anda yavaş yavaş sağa yanaşıp durun.

      Açıklama: p.gif (834 bytes)Yavaşlayın, sağa yanaşıp durun, motoru durdurun. Kontak anahtarı yerinde kalsın, pencereleri kapatın ve kapıları kilitlemeden çıkın.

      Açıklama: p.gif (834 bytes)Eğer otoyolda iseniz yolun kenarındaki aydınlatma direklerine ve eğer varsa ses yalıtım duvarlarına dikkat edin devrilebilir.

      Açıklama: p.gif (834 bytes)Tünel giriş ve çıkış yakınlarında durmayın buralarda yamaç kaymaları ve kaya düşmeleri olabilir.

      Açıklama: p.gif (834 bytes)Radyodan yoldaki hasar ve diğer durumlar hakkında bilgi almaya çalışın.
      Açıklama: p.gif (834 bytes)Büyük kamyon ve tankerlerden uzak durun.
      Açıklama: p.gif (834 bytes)Otoyolda araç sürerken yoldaki anormal durumları ve yangınları cep telefonu ya da yol kenarındaki acil telefon ile ilgililere haber verin.


















1-2 KATLI EV İÇİNDE DEPREM SIRASINDA DAVRANIŞ

Piyano, Dolap, Buzdolabı, Raf gibi birçok tehlikeli cisim vardır. Bunlar kişilerin üzerlerine devrilip düşebilirler. En tehlikelisi tavanın çökmesi ya da evin kendisinden yıkılmasıdır.
·         İkinci kattan ya da üst katlardan zemin kata girmeyin. Çünkü en çok hasar zemin katta olur.
·         Gazla ve elektrikle çalışan ev aletleri (soba, ve ocak gibi) kapatın. Kapatamıyorsanız bunlara yakın olanlara kapatmaya çalışmalarını söyleyin.
·         Fişleri prizden çekin, ocakları söndürün, eğer olanak varsa ana musluğu kapatın ve ana sigortayı gevşetin.
·         Çıplak ayakla dolaşmayın yerdeki cam kırıkları ayağınızı yaralayabilir.
·         Bebek ve yaşlıların güvenliklerinin sağlamaya çalışın.
·         Evinizi terk ederken eşyalardan çok canınızı düşünün. Herşeyi bırakın çıkın.
·         Tuvalet ya da banyoda iseniz kendinizi aynadan ya da raflardan düşebilecek eşyalardan koruyun. Genellikle tuvalet ve banyo küçük hacimli olduğu için daha dayanıklı olabilir.
·         Banyoda iken başınızı yumuşak bir şeyle korumaya çalışın.Banyoda genellikle çıplak olunur. Banyo ve tuvalet küçük olduğu için daha güvenlidir ve orada kalınması daha doğru olur.
·         Eğer eviniz yıkılmıyorsa hemen dışarı çıkmayın. Çünkü dışarıda kırılan pencere camlarından düşen cam parçaları, çatı ya da duvarlardan düşen kiremit, tuğla, ve sıva parçaları olabilir.
·         Bulunduğunuz mahalleden uzaklaşmak, şehir dışına çıkmak için arabanızı kullanmayın. Çünkü bu tür çok sayıda araba olduğu için trafik sıkışıklığı olur. Kurtarma ve yangın söndürme araçları gereken yerlere ulaşamazlar.
·         Telefon acil durumlarda kullanılmalıdır.
·         Televizyon ve radyo dinleyerek deprem ile ilgili bilgileri izleyin. Söylentilere itibar etmeyin. Onları kesin bilgi olarak görmeyin. Deprem sırasında radyo, telefon ve televizyona göre daha kullanışlıdır.

APARTMAN İÇİNDE DEPREM DAVRANIŞI

Çok katlı apartmanlarda üst katlar alt katlara göre daha çok sallanır. Bu binalar son yıllardaki deprem yönetmeliği (1975 ve sonraki tarihli)'ne ve Fen kurallarına göre yapılmışsa çökme tahlikesi yoktur. Yapılacak davranışlar 1-2 katlı evlerdekinden farklı değildir. Ancak çok katlı yapılara deprem açısından gerekli özel davranışlar da vardır.
·         Yangın merdivenlerinin kapısını açık tutun.
·         Ortak tehlike çıkışının (koridordaki) kapısını açık tutun.
·         Binayı boşaltırken asansörü kullanmayın.
·         Asansörde iseniz bütün düğmelere basın ve durduğu ilk katta asansörden inin.
·         Birinci katta iseniz, kapıyı açamıyorsanız ve de zemin katta yangın çıkmışsa zemin kata yatak vb. gibi yumuşak birşeyler attıktan sonra üstüne atlayın. Bu davranış çok katlı yapıların üst katları için geçerli değil



SİNEMA VE TİYATROLARDA DEPREM DAVRANIŞI
·         Gösteri sırasında salon çok karanlıktır. Panik yapmayın. Güvenlik görevlilerine ve yetkililere dikkat edin onları dinleyin.
·         Başınızı bir çanta ile koruyun, sıralar arasında çömelmiş durumda koltukların altına girebilecek biçimde durun.
·         Tavanda büyük bir aydınlatma armatürü veya avize varsa bunların altından uzaklaşın.
·         Yangın çıkışına doğru hemen koşmayın.
·         Yönetici ve yetkililerin sözlerine uyun.
BÜYÜK MARKET VE MAĞAZA İÇİNDE DEPREM DAVRANIŞI

·         Büyük kolonların yanında durmaya çalışın.Raflardan ve dolaplardan uzak durun.
·         Yangın çıkışlarına, merdivenlere ve yürüyen merdivenlere koşmayın.
·         Anonsları dinleyin.Mağaza güvenlik personelinin uyarı ve önerilerini yerine getirin, onlara uyun dediklerini yapın.
·         Satın aldığınız şeyleri bırakın ve dışarı çıkarken elleriniz boş olsun.

STADYUMLARDA
En tehlikeli durum tribünlerde panik olmasıdır. Sakin olun, doğru karar vermek çok önemlidir.
·         En güvenli yer sahanın ortasıdır. Sahanın ortasına gitmeye çalışın.
·         Anonsları dinleyin ve onlara uyun

YÜKSEK YAPILARDA DEPREM DAVRANIŞI

·         Üst katlar alt katlara göre çok daha fazla sallanır. Daha çok dikkatli olmak gerekir.
·         Başınızı çanta, minder, kitap, klasör gibi şeylerle koruyun.Dolap, kahve makinası ve sebil gibi şeylerden uzak, kolonlara yakın durun.
·         Masaya yakınsanız altına girin.
·         Asansörde iseniz bütün düğmelere basın durduğu ilk katta asansörden inin, eğer kapısı sıkışmamış ise
·         KENT MERKEZİ VE SOKAKLARDA DEPREM DAVRANIŞI

·         En tehlikeli şeyler dökülen, kırılmış cam parçaları, ilan levhalarıdır. Bunlar düşebilir. Açıkta duran kahve, hafif içki satan (parayla çalışan) makinalar, ilan levhaları ve direkleri devrilebilir.
·         Buralardan uzaklaşın. Başınızı koruyun. Geniş açık alanlara gidin ya da güvenliğinden kuşku duymadığınız yapı varsa içeri girin.
·         Geniş bir yol varsa ve trafik yoğun değilse yolun ortasındaki refuje kaçın ve orada durun.
·         Satış makinalarından, reklam levhalarından ve bahçe duvarlarından uzak durun.
·         Elleriniz boşsa başınıza koyun ve koruyun. Eğer çanta, paket ve torba varsa başınıza koyun. Hiç bir şey yoksa ellerinizi kullanın.
Yolun kenarında ağaçlar varsa altına girip durun







              Deprem Simülasyonu



Ülkemizin çeşitli yerlerinde sürekli depremler olmaktadır. Hayatımızın her anında yeni bir depremle karşı karşıya kalabiliriz. Deprem olurken neyle karşılaşabileceğinizi denemek ister misiniz? İşte size eğlenceli bir simülasyon...
Olası deprem büyüklüğünü belirleyin. 'Büyüklük'  Rihter ölçeğinde, depremin olduğu noktadaki dalga boyları ile ilintili bir tanım değeridir.
'Deneyin' düğmesine basın. Bu size depremin merkezindeki titreşimin yaklaşık süre ve titreşim özelliklerini verecektir. Aynı büyüklükteki her bir depremin ayrı özellikleri olacağını unutmayın.
Bulunduğunuz yerin merkeze uzaklığına ve zemin özelliklerine göre bu titreşim  azalacaktır. Sizin hissedeceğiniz deprem sarsıntısının boyutuna ise 'şiddet' diyoruz. Tek bir 'büyüklük' değeri olan deprem, değişik noktalarda değişik 'şiddet'te hissedilir.
Deprem Simülasyonu
Formun Üstü

 5.9 (Rihter Ölçeği) , Dinar- 1995, 94 Ölü, 4,900 Hasarlı Bina

 6.5 (Rihter Ölçeği), Bartın- 1968, 29 Ölü, 2,100 Hasarlı Bina

 6.9 (Rihter Ölç), Varto- 1966, 2,394 Ölü, 1,100 Hasarlı Bina

 7.9 (Richter ), Erzincan-1939, 32,900 Ölü,116,000 Hs. Bina

 8.3    Camana, Peru, 2001-Yerin 35 km altında gerçekleşt
i. 
Formun Altı
(*) - Bu benzetim Latur-Hindistan/ Uttarkaşi- Hindistan/ Taiwan/ Buj- Hindistan ve Camana- Peru'da son 10 sene içinde olan depremlerin verilerine dayanarak yapılmıştır.
Kaynak - IRIS Konsorsuyumu, Pascal Laboratuvarları Sitesidir. Ayrıca internette, özellikle Hindistan kaynaklı sitelerde benzer tablolar bulunmaktadır.
Ek Notlar:
1- 17 Ağustos 1999 Kocaeli Depremi 7.4 büyüklüğünde idi, 17,000'den fazla kişi hayatını kaybetti.

2- 1 Mayıs Bingöl Depremi 6.4 büyüklüğündeydi, 83 kişi hayatını kaybetti.

3- Rihter ölçeği logaritmik olarak büyür. Her bir tamsayı büyüklük artışı on kat daha güçlü deprem demektir. Başka bir deyişle, 7.9 büyüklüğündeki bir deprem, 6.9 büyüklüğündeki depremden 10, 5.9 büyüklüğündeki depremden ise 100 kat büyüktür.










Hiç yorum yok:

Yorum Gönder